| Sana karşı dürüst olacağım. Sana her şeyi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون صريحاً معكِ أريد أن أخبرك بكل شئ |
| Sonuçta, arkadaşlarınız için yapabileceğiniz en iyi şey dürüst olmaktır. | Open Subtitles | في نهاية اليوم، أفضل ما تفعله هو أن تكون صريحاً |
| dürüst olmak gerekirse, henüz emin değilim. Ama şunu biliyorum. | Open Subtitles | لأكون صريحاً , لست متأكداً حتى الآن لكنهذاكل ما أعرف: |
| FBI çok fazla baskı altında, bu yüzden seninle açık konuşacağım. | Open Subtitles | الإف بي آيه تتعرض لضغوط قوية يجب أن أكون صريحاً عنك |
| dürüst olmak gerekirse ben hayatımın en büyük hatasını yaptım tamam mı? | Open Subtitles | لكي اكون صريحاً معكِ , اكتشفت انني اقترفت اكبر خطأ في حياتي |
| Sen de yatağını paylaşan biriyle en azından dürüst olmalısın. | Open Subtitles | وعلى الأقل عليك أن تكون صريحاً مع امرأة تشاركك الفراش |
| Size karşı tamamen dürüst davranmamış olabilirim ama iyi bir nedenim var. | Open Subtitles | صحيح أني لم أكن صريحاً تماماً معكِ لكن كان لدي مبرر جيد |
| dürüst olmak gerekirse, bu tarz detayları sormak için kötü bir tavır. | Open Subtitles | و لأكون صريحاً فمن السئ أن تقومي بالسؤال عن مثل هذا التفصيل |
| Yerinde olsam, aileme karşı dürüst olurdum çünkü bir süre görüşemeyebilirsiniz. | Open Subtitles | كنتُ لأكون صريحاً مع عائلتكِ لأنكِ قد لا ترينهم لفترة طويلة |
| Sana karşı dürüst olmalıyım, kimin kazanmasını istediğimi bile bilmiyorum. | Open Subtitles | كي أكون صريحاً معك، فلست أعرف ألى جانب من أنا |
| dürüst olmak gerekirse ilk haftalar pek suçla savaşmayla geçmemişti. | Open Subtitles | سأكون صريحاً معكم، لم أحارب الجريمة خلال الأسابيع الأولى كثيراً. |
| 3 dakika geciken bir telefon görüşmem var ve dürüst olmak gerekirse... | Open Subtitles | لديّ مكالمة اجتماع كما تعلمين وأنا متأخر عنها 3 دقائق، لأكن صريحاً.. |
| İlanınızı gördüm ve dürüst olmak gerekirse hala açık olmanıza biraz şaşırdım. | Open Subtitles | رأيت الإعلان . ولأكون صريحاً أنا مندهش قليلاً لرؤيتكم مازالت المجموعة مفتوحة |
| Bak, sana karşı dürüst olacağım işin pek fazla cazibesi yok. | Open Subtitles | انظرو, سأكون صريحاً معكم ليس هناك الكثير من الاثارة في المهنة |
| dürüst olmak gerekirse Schmidt beni o kadar çok seviyor ki insan korkuyor. | Open Subtitles | والحقيقة هي ان شميدت يحبني كثيراً ولكي اكون معك صريحاً جيس ذلك يخيفني |
| dürüstçe söylemek gerekirse hâlâ bana karşı tamamen açık olmadığını hissediyorum. | Open Subtitles | يجب أن أخبركَ لا أزال أشعر بأنّكَ لستَ صريحاً معي كليّاً |
| açık söyleyeyim cehaletten de olsa, siz bir sahtekarlık yaptınız. | Open Subtitles | لأكون صريحاً , أنتِ ارتكبت نصب واحتيال على رغم عدم معرفتك ربما |
| Açıkçası ondan sonrasında yaşanan her şey de dört dörtlük değildi. | Open Subtitles | ولأكون صريحاً ليس كل ما سيحدث عقب ذلك سيكون مثالياً أيضاً |
| Dışarıdaki karılara doğruyu söylüyorum. Sana yalan söylüyorum, çünkü sen önemlisin. | Open Subtitles | عندما أطون مع العاهرات اكون صريحاً أنا اكذب عليك لأنني أهتم |
| doğrudan konuya girerek bilgi akışını hızlandırmak gibi... bir eğilimim vardır. | Open Subtitles | لدى ميل لتعجيل تدفق المعلومات بكونى صريحاً |
| samimi olmak gerekirse bu okulda biraz daha çeşitliliğe ihtiyaç var. | Open Subtitles | .. ولأكون صريحاً يمكننا الإستفادة من بعض التنوّع هنا في المدرسة |
| Doğrusu, artık o kadar emin değilim. - Regl oldum. | Open Subtitles | كي كون صريحاً أنا لستُ متأكد من ذلك بعد الآن |
| Doğrusunu istersen Doktor az önce burada ne olduğunu merak ediyorum. | Open Subtitles | لأكون صريحاً يا حضرة الطبيب، أتساءل ما الذي حدث هنا للتو |
| İşte sana benimle işleri açıklığa kavuşturmanı ve hakkında iyi düşünmemi sağlayacak bir fırsat. | Open Subtitles | هذه فرصتك الوحيدة لتكون صريحاً معي وتبقى جديراً باحترامي |