| Öyleyse yapmamız gereken şey küçük bir mikroçipe tüm potansiyel aydınlatma cihazlarını yerleştirmek. | TED | اذا كل ما علينا فعله هو وضع رقاقة صغيرة لكل جهاز اضاءة محتمل |
| İyice açtığımızda, ortaya bedeni ağır şekilde yanmış küçük bir kız çıktı. | TED | عندما ألزلنا الخرق وجدنا فتاة صغيرة .. كانت محروقة الجسد بصورة بالغة |
| ..çok genç, çok kadınsı ve çok çaresiz oluşu gerçeğine.. | Open Subtitles | حسنا، لحقيقة انها صغيرة للغاية، وكذلك أنوثتها وحتى قليلة الحيله. |
| Seninle çıkan bir genç kız artık sıradan bir kız olmaz. | Open Subtitles | أن الفتاة الصغيرة التي تخرج معك لا تبقى فتاة صغيرة عادية |
| Belki ufak bir prim biraz daha anlayışlı olmanızı sağlayabilir. | Open Subtitles | حسنا ، ربما علاوة صغيرة سوف تجل منا أكثر امتناناً |
| Ben küçükken annem, verimli arazisini korumak... için bir bent yapmak istemiş. | Open Subtitles | والدتي، عندما كنت صغيرة ارادت بناء سد لحماية أرضها ذات النمو الجيد |
| Böylece içerisinde çok küçük bulaşık teli parçaları olan asfalt elde edersiniz. | TED | حينها سنحصل على إسفلت يحتوي على قطع صغيرة من سلك الغسيل داخله |
| Yani, bu çok küçük bir örnek; bundan genellemeye gidilmemeli. | TED | أعني، هذه عينة صغيرة للغاية. لا ينبغي عليكم التعميم منها. |
| küçük bir kıza yetişkin bir bireyin prostetik bacağını yerleştirmeyi düşünmeyiz. | TED | لن نحلم أبدًا بملائمة فتاة صغيرة مع طرف اصطناعي لرجل بالغ. |
| 10 küçük makarna kasesi ve her birinin üzerinde değişik bir spagetti sosu. | TED | عشرة أطباق صغيرة من المكرونة, كل طبق مضافا إليه نوع مختلف من الصلصة. |
| Açılıp balık avladığımızdan dolayı çok küçük bir karbon ayak izi vardır. | TED | لديه بصمة كربونية صغيرة لأن علينا أن نخرج إلى البحر لنصطاد السمك. |
| Tüm bunlar, genç bir kadının başa çıkamayacağı şeyler gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا يبدو كشئ يمكن لأمرأة صغيرة السن أن تتعامل معه بنفسها |
| Bir çocukla ya da genç bir kadınla konuşmaya çalışan herkesi sıkıştırmanızı istiyoruz. | Open Subtitles | نريدكم أن تستجوبوا كل شخص يقوم بالتوقف للتكلم مع طفل أو فتاة صغيرة |
| Ayrıca Harriet'in ona göre çok genç ve üst sınıftan olup olmadığını da. | Open Subtitles | أو إذا ما كانت صغيرة للغاية أو ما إذا كان أدنى من مستواها. |
| Sadece derisi biraz yaralanmış. ufak bir operasyonla düzelir. Bir şeyi yok. | Open Subtitles | انه جرح سطحي صغير بحتاج لعملية صغيرة , و هذا كل شيء |
| Sonra, biraz tuvalet kağıdı alıyoruz küçük parçalar halinde kopartıp buraya, buraya ve buraya, kısacası kanayan heryere yapıştırıyoruz. | Open Subtitles | وتالياً تأخذ بعض من المناديل وتقطع قطعة صغيرة جداً وتلصق واحدة هنا ، وهنا ، وأي مكان تنزف منه |
| Bu fotoğrafta kaporta biraz eğri ama bunda öyle değil. | Open Subtitles | على هذه الصورة، الخمار نزعة صغيرة لكن ليس على هذا |
| Ben çok küçükken çalışıyordu. O zaman, o kadar kötü değildi. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة وهو كان بالعمل لم يكن بهذا السوء حينها |
| Sen de az kalsın ölüyordun o kadını korumaya çalışırken. | Open Subtitles | كنت ستُقتل أنت الآخر وتنفجر لقطع صغيرة لحماية تلك المرأة |
| Çok gençsin. Yaşayacak çok şeyin var ve şu olduğun yere bak... | Open Subtitles | أنتِ صغيرة جداً، وأمامك الكثير من الوقت لتعيشين، أين أنتِ بحقّ الجحيم؟ |
| Bu kısa süreli olabilir, kişisel düşüncelerimize ufak bir gezinti gibi. | TED | ربما تكون هذه رحلات صغيرة نبتعد فيها، أو أفكارًا خاصة نمتلكها، |
| Sophy annesini kaybettiğinde çok küçüktü, ama çok fazla sorumluluk yüklendi. | Open Subtitles | صوفي كانت صغيرة جداً عندما فقدت أمها و تحملت مسؤوليات جمة |
| Dojtor, küçük bir bebek nasıl koca bir adamı boğulmaktan kurtarabilir? | Open Subtitles | أيها الطبيب ، كيف تنقذ طفلة صغيرة رجلاً بالغاً من الغرق؟ |
| Çok kasvetli. küçük çocuk bacağına sarılmış, küçük hayalaletler etrafta uçuşuyor. Bu saçmalıklarından kurtulmamız lazım. hemen, baylar ve bayanlar. | TED | هو قاتم. هناك أطفال صغار يتكئون على ساقه، أشباح صغيرة تطير في المكان. علينا أن ننظف هذا بسرعة، سيداتي سادتي. |
| Yapılması gereken basit şeyler var... Örneğin hayvanın burnunu 5sn sokmak zorunda olduğu koklama deliğinde ufak bir lazerimiz var... | TED | وهناك أشياء بسيطة مثل، على سبيل المثال، ليزر صغيرة في ثقب الشم حيث يضع هذا الحيوان انفه لمدة خمس ثوان. |
| Açık renkli yüzde sanki minik damarlar var,.. ...incecik tüyler de. | Open Subtitles | هنا, على الجانب الناعم, يوجد عروق صغيرة , وزغب ناعم جدا |
| ufacık, küçücük adımlarla çıkın. Unutmayın ufacık, küçücük bir kalp krizi geçirdiniz. | Open Subtitles | الآن خطوات صغيرة جدا ، تذكر أننا عانينا من أزمة قلبية صغيرة |
| Bazı hayvanlar ufacık, bazıları bu evreden daha uzun sürebilir. | TED | قد تكون صغيرة الحجم وقد تكون أكبر من هذا المسرح. |