| Dişi olduğunu ve yavrusu olduğunu görmediniz mi? Kör müsünüz? | Open Subtitles | ألم ترى أنها أنثى مع صغيرها هل أنت أعمى ؟ |
| Eğer gemi gelirse ve yavrusu orada değilse, anne bir balina ne yapar? | TED | فمالذي يتوجب على الام القيام به في حال كان صغيرها بعيد عنه .. مع وجود السفينة |
| Fakat anne ve yavrusunu beklemek, sürünün hayatını tehlikeye atabilir. | Open Subtitles | و لكنهم قد يكونوا معرضين لخطر داهم إن انتظروا الأم و صغيرها |
| Anne balina güneyde çok daha zengin suların varlığını biliyor ve yavrusunu bu tehlikeli sulardan uzaklaştırmak istiyor. | Open Subtitles | تعلم الأم إن هناك مناطق أفضل من هذه في الجنوب مليئة بالطعام فتستحث صغيرها للإسراع من هذه المياه الخطيرة |
| Ev güvenli olduğu zaman bebeğini emzirir. | Open Subtitles | آمنة بالبيت .. في الوقت المناسب لترضع صغيرها. |
| Temkinli anne, yavrularını kıyı şeridinin daha sakin bir bölümüne götürecek ve okyanusun donmasını bekleyecek. | Open Subtitles | ستقود الأم الحريصة صغيرها إلى شاطىء أكثر هدوءاً على طول الساحل بينما تنتظر تجمّد المحيط |
| Annen bebesini rahat ve sıcak tutacak. | Open Subtitles | الام ستحافظ علي صغيرها نظيف ودافئ |
| Dişi ayı, yavrusu yorulup kendisine ayak uyduramayacak duruma gelene kadar avlanmaya devam eder. | Open Subtitles | تستمر أنثى الدب في الصيد حتى يتعب صغيرها جدا بحيث لا يتمكن من اللحاق بها |
| Anne ve yavrusu, açık sularda güneye doğru yüzüyorlar. | Open Subtitles | الأم و صغيرها يسبحا جنوباً في المحيطات الواسعة المفتوحة |
| Anne balina, azalan besin rezervini tekrar doldurmak için yavrusu ile birlikte diğer balinalara katılıyor. | Open Subtitles | و الآن، و أخيراً تستطيع الأم أن تدخر طعاماً و تنضم هي و صغيرها إلى باقي الفريق |
| Bir anne ve yavrusu yüzerek şimdiye kadarki en uzun yolu izledi. | Open Subtitles | إحدى الأمهات ذهب مع صغيرها في أطول رحلة سباحة تم تتبعها |
| Anne ve yavrusu korunmasız kalınca orkalar, kambur balinalar karşılık veremeden geri dönüyorlar. | Open Subtitles | بعد غياب الحماية عن الأمّ و صغيرها عادت الحيتان القاتلة إليهما قبل أن يستجيب الحوتان الأحدبان |
| Haftalarını yavruları için harcayan küçük, fedakâr bir kurbağa ya da yavrusunu büyütmek için 8 senesini harcayan bir orangutan. | Open Subtitles | من ضفدعة صغيرة تتفانى أسابيعاً لشراغيفها القليلة العزيزة إلى إنسان الغاب الذي يقضي ثمانية أعوام مربّية صغيرها |
| Ve her anne yavrusunu yaşamın başladığı yerde seçmelidir. | Open Subtitles | ويجب أن تختار كل أم موضع بداية حياة صغيرها. |
| En sevdiğim balina, anne balina Wilma çünkü çok nazik bir anne ve yavrusunu seviyor ve koruyor. | Open Subtitles | حوتي المفضل هو الأم الأنثى ويلما لأنها أم لطيفة تحب صغيرها وتعتني به |
| Anne Fok, yavrusunu ilk defa suya sokabilmek için hâlâ dil döküyor. | Open Subtitles | هنا، تلاطف أنثى عجل البحر صغيرها... لأوّل مرّة داخل المياه |
| Sen o bebeğini kaybeden zavallı kızsın, değil mi? | Open Subtitles | إنتِ تلك الشابة التي فقدت صغيرها, أليس كذلك؟ |
| Sen o bebeğini kaybeden zavallı kızsın, değil mi? | Open Subtitles | إنتِ تلك الفتاة المسكينة التي فقدت صغيرها, أليس كذلك؟ |
| Anne tavşan her gün birkaç dakikalığına yavrularını emzirmeyi göze alıyor. | Open Subtitles | لا تخاطر الأم بإرضاع صغيرها إلّا لدقائق معدودة يوميًا |
| yavrularını yer seviyesine indirmesi gerekiyor. | Open Subtitles | عليها أن تقوم بإنزال صغيرها إلى الأرض |
| Annen bebesini sağlıklı ve temiz yetiştirecek. | Open Subtitles | أمك دائما ستحافظ علي صغيرها صحي ونظيف |
| İki yumurta yumurtlayan Eudyptes pengueni ikisine de şöyle bir bakıp daha küçük olan yumurtayı yuvadan atar, böylece daha büyük yumurtada olan daha sağlıklı yavrusuna odaklanabilir. | TED | البطريق ذو العرف تبيض بيضتين ثم تتفحصها جيدا ثم تخرج الأصغر من العش، لتركز أفضل على صغيرها القوي في القشرة الأكبر. |
| Her dişi onu seçerek yavruları için olabilecek en iyi genetik kalıtımı sağlıyor. | Open Subtitles | كل أنثى، باختياره كزوج فإنها زوّدت صغيرها بأفضل وراثة جينية متاحة. |