| Şimdi iş yapıyor muyuz? Bu Kişisel bir şey değil, anlarsın. | Open Subtitles | موافق هل سنتم الصفقة الآن؟ لا يوجد ضغينة شخصية كما ترى |
| Kocanıza karşı Kişisel bir kin besleyebilecek biri aklınıza geliyor mu? | Open Subtitles | الآن ، هل يمكنك التفكير في أي شخص ربما يكون لديه ضغينة شخصية تجاه زوجكِ؟ |
| Kişisel bir şey değil bu. Bunu, yalnız kaldığı için yapıyorum. | Open Subtitles | ليس ثمّة ضغينة شخصية في ذلك، إنّها وحيدة فحسب |
| Affedersiniz? Bay Jane'in söylemeye çalıştığı şey, Martha'ya karşı daha çok Kişisel bir saldırının olup ya da olmadığı. | Open Subtitles | ما يحاول السيّد (جاين) سؤاله هو إن كان هناك شخص يحمل ضغينة شخصية ضدّ (مارثا)؟ |
| Bu çok Kişisel bir hale geldi. | Open Subtitles | يا إلهي! لقد صارت هذه ضغينة شخصية. |
| Sen ikincil hasarsın. Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | ما دهاك ليس سوى ضررٍ ضمنيّ وما من ضغينة شخصية في هذا الشأن. |
| - Bu Kişisel bir şey değil kurallar böyle. | Open Subtitles | و الآن ، ليس هناك ضغينة شخصية هذه فقط القونين و حسب |
| Kişisel bir sorunu için bizi vahşi kaz kovalamacasına çıkarıyor. | Open Subtitles | إرسالنا إلى مُطاردة أوز بري بسبب ضغينة شخصية لا يُمكنه نسيان أمرها |
| Şu dedektifin bana Kişisel bir garezi var. | Open Subtitles | هذا المحقق لديه ضغينة شخصية ضدي |
| Cüzdanını da ama Kişisel bir durum değildi. | Open Subtitles | ومحفظتك وأيضًا، لكن لم تكن ضغينة شخصية |
| Dinle, David. Aslına bakarsan Koç Durham'ın benimle Kişisel bir meselesi var. | Open Subtitles | اسمع يا (دايفيد) ، المدرب (ديورام) لديه ضغينة شخصية معى |
| Cidden Emily, bu kadının itibarını sadece Kişisel bir garezin olduğu için mi zedeledin? | Open Subtitles | حقيقةً يا (إيميلي) , لقد دمرتي سمعة الإمرأة فقط لتسوية ضغينة شخصية ؟ |
| Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | لا ضغينة شخصية بيننا. |
| Kişisel bir şey değil, çocuklar. | Open Subtitles | لا ضغينة شخصية يا رفاق. |
| Bu, Kişisel bir haset. | Open Subtitles | هذه ضغينة شخصية بحته |