| Dışarısı buz gibiydi ve hatırladığım kadarıyla doğru binayı bulabilmek için birkaç defa kayboldum. | Open Subtitles | كان الجو شديد البرودة، ضللت الطريق بينما كنت أبحث عن العنوان |
| Yanıma yeterince yemek getirmemişim. Şimdiden iki defa kayboldum zaten. | Open Subtitles | لم اجلب طعام كفايه ولقد ضللت طريقى مرتين |
| Size göre yolumu kaybettim, ve birisi az sonra sahneye çıkıp beni koltuğuma nazikçe geri döndürecek. | TED | تظنون أنني قد ضللت طريقي وشخص ما سيحل مكاني على المسرح خلال دقائق ويرشدني لمقعدي بكل لطف |
| Önce yolumu kaybettim ve bir süre oralarda dolaştım fakat sonunda Iguazu'ya ulaştım. | Open Subtitles | ضللت طريقي وتجولت في الجوار لمدة, لكن أخيراً وصلتُ إلى إغوازو. |
| - Dostum, sen yolunu kaybettin. - Beni yalnız bırak. | Open Subtitles | . صديقي لقد ضللت طريقك - . أتركني لشأني - |
| Pekâlâ, hoşça kal. kaybolursan bir taksi çağır ya da ara. | Open Subtitles | حسناً، مع السّلامة إتصل إذا ضللت الطريق ، أو أطلب سيارة أجرة |
| Zor zamanlardı. Kayboldun mu? | Open Subtitles | بالحديث عن الأوقات اللعينة, هل ضللت طريقك؟ |
| Sen sapıtmışsın, biliyor musun? | Open Subtitles | لقد ضللت ، هل تعلم هذا؟ |
| Oğlum, benim. Cennete doğru gidiyordum ama yolda kayboldum. | Open Subtitles | ابني، هذا أنا، طرت إلى السماء ولكن ضللت الطريق. |
| kayboldum. Flaman goblenli, harika bir tavanı olan küçük konuk odası neredeydi? | Open Subtitles | لقد ضللت الطريق، أين غرفة الرسم ذات الأقمشة الفلمنكية |
| Üzgünüm tatlım, daha erken gelemedim. Çünkü kayboldum. | Open Subtitles | معذرة يا عزيزي لكنت وصلت مبكراً لكني ضللت الطريق |
| kayboldum ve sonunda polisten rica etmek sormak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت أن أسأل شرطي عن الطريق. لقد ضللت الطريق. |
| Ben kayboldum. Kış kampı grubundaydım. | Open Subtitles | لقد ضللت الطريق , لقد كنت مع فريق التخييم |
| Otel çok büyük olduğu için kayboldum. | Open Subtitles | أعتقد بأني ضللت طريقي بما أن الفندق كبير |
| Sanırım herkesi kaybettim. Umarım doğru yoldayımdır. | Open Subtitles | أعتقد أني ضللت عن الجميع، آمل أني أذهب في الطريق الصحيح. |
| Evet, hayır. Sanırım erkekler tuvaletinin yolunu kaybettim. | Open Subtitles | آه,كلا,أظنني قد ضللت الطريق أثناء ذهابي لدورة المياة. |
| Kendimi sende kaybettim. Ve ben asla öyle bir kız değildim. | Open Subtitles | ضللت ذاتي فيك، ولم أكُن فتاة من هذا النوع. |
| Birine götürüyordum ama yolumu kaybettim. | Open Subtitles | لقد كنت احاول ايصالهم ثم ضللت طريقي |
| Ancak her ne asil bir eylem yaptıysan, uzun zaman boyunca yolunu kaybettin. | Open Subtitles | لكن أي عمل نبيل قمت به منذ وقتها ضللت طريقك |
| Ormanda kaybolursan yolunu bulabilmek. | Open Subtitles | أو كيف يمكنك ان تجد طريق العودة الى البيت أذا ضللت طريقك في الأحراش. |
| Nereye Kayboldun, Moody? Yoksa hala surat mı asıyorsun? | Open Subtitles | هل ضللت طريقك, مودي أم أنك ما زلت تعبس؟ |
| Sen sapıtmışsın, biliyor musun? | Open Subtitles | لقد ضللت ، هل تعلم هذا؟ |
| Aslında bir şeyler atıştırmak için çıkmıştık ama kaybolduk. | Open Subtitles | كنا في الحقيقة في نزهه لتناول الطعام ثم ضللت الطريق |
| Kaybolduğun için beni bulamayacaksın. | Open Subtitles | عندما لا تَجِدُني، قل لها أنك ضللت الطريق. |
| Olur da kaybolursam, dilerim beni bulmak üzere seni yollarlar. | Open Subtitles | إن ضللت طريقي يوماً، آمل أن يرسلوك بحثاً عني. |
| Temizlik malzemelerini ararken kaybolmuşum. | Open Subtitles | كنت أبحث عن أدوات التنظيف و قد ضللت الطريق |