| dar bir şey giy, zorla gül ve yaşınla ilgili yalan söyle. | Open Subtitles | إلبسي شيئاً ضيقاً ، و اصطنعي ابتسامة ، و اكذبي حول عمرك |
| Yemek asansöründe bir potansiyel gördüm ama çok dar gelebilir. | Open Subtitles | حسنـاً ، هذا المكان مميز ولكنه قد يكون ضيقاً جداً |
| Kabarık saçIı olduğun, dar kotlar giydiğin günlerde. | Open Subtitles | . تذكرى عندما كنتى ترتدى الشعر الكثيف وترتدى جينزا ضيقاً |
| Evet, hoş görünüyorsun, Breanna. O kadar sıkı ki her şeyi gösteriyor. | Open Subtitles | نعم، تبدين جميلة بريانا جعلته ضيقاً لكي يظهر كل شيء |
| Birilerinin uyuduğu sıkışık bir yerde değil. | Open Subtitles | لان هذا المكان ضيقاً ويوجد فيه شخصاً أخر ينام فيه |
| Bir panik yaşandı, başım çok acıyordu ama yol durmamız için çok dardı. | TED | كان هناك ذعر، آلمني رأسي جداً، لكن الطريق كان ضيقاً جداً ولم نستطع التوقف. |
| Kazığın bulunduğu geçit aşağı doğru daralıyor. | Open Subtitles | الوتد أكثر ضيقاً فى الأسفل إنه مُدبّب |
| dar kotlu sıska bir adam suya atladı. | Open Subtitles | رجل نحيل يرتدي سروالاً ضيقاً ويقفز إلى الماء ؟ |
| Daha dar pantolonlara ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | حسناً, يبدو أنك بحاجة إلى بناطيل أكثر ضيقاً |
| Daha dar bir kot giymek istersen bir dakikamız daha var. | Open Subtitles | حسنٌ.. لدينا وقت إن كنتِ تودّين أن تجربي بنطلون جينز أكثر ضيقاً |
| Biraz dar bir yer değil mi? Sorun değil, hepsi salak. | Open Subtitles | يبدو ضيقاً جداً نوعاً ما , ألا تظن هذا ؟ |
| dar bir holdü, o yüzden kapıyı kapattığında onu geçmem gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد كان الرواق ضيقاً لذا مررت أمامها حتى تُغلق الباب |
| Tamam. Ama koca kalçalarını sığdırabileceğin ve içine girebileceğin en dar pantolonu giysen iyi edersin. | Open Subtitles | حسنٌ ، ولكن يجدر بكِ أن ترتدي أكثر البناطيل ضيقاً |
| Arkadasina yardim edecekken gidip dar bir sifir kol giymis çitir hatunu seçiyorsun demek. | Open Subtitles | بحيث يمكنكَ أن تساعد صديقكَ لكنكَ بدلاً من ذلك تختار أن تساعد فتاةً مثيرة ترتدي ثوباً ضيقاً |
| Peki ya dar yere girecek birine ihtiyaç varsa? | Open Subtitles | ماذا إذا إحتجت أحدهم ليدخل مكانا ضيقاً ؟ |
| Ama boyutları, bu model için fazla dar. | Open Subtitles | لكن أبعاد الكسر أكثر ضيقاً من أن تكون ناتجة بواسطة هذا الطراز. |
| Sonrasında Trafo'ya doğru dar ve engebeli bir hızlanma var. | Open Subtitles | ولاحقاً ستواجهون مُنعطفاً ضيقاً بجانب المحطة الفرعية |
| sıkı bir yönetim uygulamaya çalışıyorum-- | Open Subtitles | كما ترى .. أنا أحاول أن أُدير قارباً ضيقاً |
| Biraz sıkı dikmişler. Sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | لكن ألا تظني أنهم أخاطوه ضيقاً قليلاً؟ |
| Çünkü burası biraz sıkışık gibi ve bilgisayarım yok. | Open Subtitles | لأن هذا يبدو ضيقاً قليلاً. وكما أنه ليس لدي حاسوب. |
| Yani, çok dardı, nefes alamadım ama... | Open Subtitles | أنا أقصد , انه . . ضيقاً للغاية و لا أستطيع التنفس , و لكن |
| "CANLANDIRMA-GERÇEK ÇOCUK DEĞİLDİR" "Masumiyet çemberi daralıyor." | Open Subtitles | مساحة البراءة تزداد ضيقاً |
| Çamaşırı darsa adımı 121 santim olur. | Open Subtitles | و 4 أقدام إذا كان يرتدي سروالاً ضيقاً |