| - acil bir durum. - Üzgünüm. Geçen hafta kovuldu. | Open Subtitles | أنه أمر طارئ أسفة , لقد تم طردها الأسبوع الماضي |
| Sonra arayıp galeride acil bir işinin çıktığını ve oraya gittiğini söyledi. | Open Subtitles | إتّصلت لاحقاً لتقول أنّها ذهبت للمعرض لأجل أمر طارئ في اللحظة الأخيرة. |
| Doğum esnasında çok kan kaybeder, acil bir ameliyatla rahmi alınırken, hayatını kaybeder. | Open Subtitles | لقد نزفت بشدة خلال الولادة و خلال استئصال الرحم لديها بشكل طارئ توفيت |
| Annem gelemedi. Acilen arkadaşlarının evine gitmesi gerekti. - Çok üzgünüm. | Open Subtitles | أميّ لم تستطعْ الحضور، عليها أن تذهب لمنزل صديقتها لأمرٍ طارئ. |
| Tüm komşu işletme sahiplerine bu gece Acilen toplanmamız gerektiğine dair e-posta göndereceğim. | Open Subtitles | أنا ارسل رسائل إلكترونية لكل مُلاك المتاجر بالحي ليحضروا إجتماع طارئ الليلة بالمطعم. |
| Ciddi bir durum olduğunu, mümkünse çabuk buraya gelmelerini söyle. | Open Subtitles | أخبرهم بأن الأمر طارئ هذا سيجعلهم يُعجلون من أمرهم قليلاً |
| acilmiş. Derhal giyinin. | Open Subtitles | يقول بأنه أمر طارئ.أنا لا أعرف ارتدى ملابسك بسرعة |
| Aniden gelişen ivedi bir girişim. Şimdi bana yardım edecek misin? | Open Subtitles | في رحلة عمل طارئ ومفاجئ فهل ستساعدني؟ |
| On milyon asker terhis edilmişti, önemli iç politikalar üzerine yoğunlaşılmıştı. | TED | لقد قاموا بسحب 10 ملايين جندي، كانوا يركزون على جدول أعمال محلي طارئ. |
| Adalet Bakanı, acil bir iş için çıkmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | المدّعي العام يعتذر عن مغادرته لأجل عمل طارئ لقد غادر؟ |
| Albay, acil bir şey yoksa gidip biraz dinlenmek istiyorum. | Open Subtitles | كولونيل , ان لم يكون هنالك شيء طارئ فانني أرغب بأن أرتاح قليلاً |
| Anlamadınız. Bu acil bir durum. Ben Amerikan ordusunda doktorum. | Open Subtitles | حسناً أنت لا تفهم إنه أمر طبي طارئ أنا طبيب في الجيش الأميركي, |
| acil bir fax aldım, hepsi orada yazılı. | Open Subtitles | لقد تسلـّمت فاكس طارئ كلّ شيء موجـود هنا |
| Memur Cahn, acil bir telefon var. Size yönlendirmek istiyoruz. | Open Subtitles | الضابط كان، عندنا هاتف طارئ إدع نحن نودّ أن نرقّع خلال إليك. |
| Evet,ne kadar çok yapılacak iş olduğunu farkettim bu yüzdenI herkesi çağırdım acil bir prova için.. | Open Subtitles | نعم، أدركت كم من الأشياء علينا أن نفعلها، لذا فقد دعوت الجميع إلى تدريب طارئ |
| Kolundaki pıhtı kalp sorununa işaret ediyor. Acilen anjiyo yapmalıyız. | Open Subtitles | الجلطة تعني مشكلة بالقلب يجب أن نجري تلوين طارئ |
| Kolundaki pıhtı kalp sorununa işaret ediyor. Acilen anjiyo yapmalıyız. | Open Subtitles | الجلطة تعني مشكلة بالقلب يجب أن نجري تلوين طارئ |
| Acilen temiz hava ve egzersize ihtiyacım olduğunu hissettim! | Open Subtitles | لقد شعرت بشكل طارئ برغبة بالهواء المنعش و التنزه |
| acilmiş, saçmalık! Sadece hafta sonu keyif yapmak istedi. | Open Subtitles | امر طارئ, هذا هراء انه يريد ان يمضي عطلته |
| Aniden gelişen ivedi bir girişim. Şimdi bana yardım edecek misin? | Open Subtitles | في رحلة عمل طارئ ومفاجئ فهل ستساعدني؟ |
| önemli bir şey varmış. Ben dönene kadar bir şey yapma. | Open Subtitles | باريس اتصل بى لشئ طارئ,لا تفعل شئ الى أن ارجع |
| Bir işim çıktı. Yani bu akşam buluşamayacağız. | Open Subtitles | هناك ظرف طارئ مضطره لإلغاء ميعادنا الليلة |
| İçeriye daldığımız için üzgünüm ama bu bir ... acil durum. | Open Subtitles | نحن آسفون لا نريد أن نقتحم المنزل ولكنه أمر طارئ |