Benim hakkımda hiç iyi şeyler söylemez, çünkü buradan ayrılırsam, işin başına geçecek ve tüm enerjisini burada harcayacak. | Open Subtitles | ولن يقول أى شيء عنى لأننى أذا غادرت ، فهو سيكون علية العمل ومن ثم سوف يفرغ طاقته كلها |
O son saniyede olay ufku, sonunda evrene tüm enerjisini yayana kadar gitgide ufacık hale gelir. | TED | في تلك الثانية الأخيرة، سيتضاءل أفق حدثه بشكلٍ كبير، حتّى يطلق أخيرّا كامل طاقته للكون من جديد. |
Hayır, üzmeden kovmak istiyor ki imkansız. gücünü boşa harcıyor. | Open Subtitles | لا, انه هو , اجده غير ماهر كفاية احاول ان لا اجرحه.ان اهدر طاقته |
Algıladığımız gökkuşağı, aslında enerji sırasına göre görünür ışıktır. | TED | قوس قزح الذي نراه هو في الواقع ضوء مرئي منظّم حسب طاقته. |
enerjisi tükenmeden onu füzyon çemberine koyun. | Open Subtitles | ادخليه الى غرفة الأندماج الذرى قبل أن تنفذ طاقته. |
Birileri Los Angeles Su ve güç Dairesi güvenlik duvarını geçmek için bu bölgenin elektriğini bilerek aşırı yüklemiş. | Open Subtitles | محول هذه المنطقة من الشبكة حُمّل فوق طاقته عمداً عندما قام شخص بالتحايل على الجدار الناري لوزارة الطاقة والمياه |
enerjisinin çoğunu kendini taşımak için kullanan bir obez gibi, tamam mı? | TED | إنه مثل شخص يعاني من السُمنة يستخدم معظم معظم طاقته لتحريك بدانته. |
Son enerjisini de uyumak için kullanıyordu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المتبقي له من طاقته هو للنوم |
Eskiler'e ait, enerjisini alt uzaydan çeken bir güç kaynağı. | Open Subtitles | انه مصدر طاقه للقدماء يستمد طاقته من فضاء الجزئي |
Sıradan bir savaşçının enerjisini 10 kat arttırır. | Open Subtitles | فهو يزيد قوة المحارب الطبيعي و طاقته عشرة أضعاف |
Fikirleri vardı ve tüm enerjisini bu fikirlere harcadı. | Open Subtitles | كانت لديه أفكار خاصه وقد وضع طاقته بالكامل خلفها |
Bu cihaz gücünü direkt olarak alt uzaydan çekiyor. | Open Subtitles | مهلاً يستمد الجهاز طاقته من الفضاء الفرعي مباشرة |
gücünü çek ve bu iş bitsin. | Open Subtitles | إستخرج طاقته, لننهي الأمر أنا آسف لقلب الأمور |
Pekâlâ, kendi gücünü ürettiği için kapatamıyoruz. | Open Subtitles | حَسَناً, جيد , لا يمكننا ايقاف تَشْغيله بسبب أنه يُولّدُ طاقته الخاصة |
Kaçabilmek için büyük bir enerji harcamak zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان مضطر أن يطرد الكثير من طاقته كى يهرب هكذا |
Yumruk atıp ıskalamak, yumruk atıp vurmaktan iki kat fazla enerji harcar. | Open Subtitles | سأْخذُ ضعف طاقته سا تَأَرجُح وتَغَيُّب عنه واحاول ضَربَه |
Yedek eline, yeniden canlanma enerjisinin tamamını boşalttı. Ele dokundum, kabına sığmadı ve enerjisi bana yüklendi. | Open Subtitles | لقد سكب طاقته التجديدية على يده الإضافية لمستُ اليد، فخُلق عن طريق ذلك |
Defter ve kalem birbirine onun enerjisi ve yazılı edebiyata olan tutkusu bağlıyor. | Open Subtitles | الكتاب والقلم متصلان خلال طاقته وخلال حبّه للكلمات الكتوبة |
Bize yasak olduğunu öğretirken kendisi oradan güç alıp yüzyılları çalıyormuş. | Open Subtitles | لقنتنا أنه محرّم، بينما نهمت من طاقته لتسرق قرونًا من الحياة. |
Küp'ün enerjisinin herhangi bir insan ya da dışarıdaki bir uzaylı türü tarafından saptanmaktan koruyacak en mükemmel yöntem. | Open Subtitles | الطريقة المثلى لإخفاء طاقته التى يمكن أن يكتشفها واحد من هؤلاء الغرباء القادمين من الفضاء الخارجي |
Gelmezse, güçlerini tıpkı onunkileri aldığım gibi alırım. | Open Subtitles | و إن لم يفعل، جردتُه من كلّ طاقته مثلها تماماً |
Manüel olarak şehrin güç şebekesine erişebilirsek bu ekstra enerjiyi nereden aldığını da bulabiliriz. | Open Subtitles | وإن أمكننا الولوج يدويًّا لشبكة كهرباء المدينة فربّما نتمكّن من اقتفاء نقطة حصولة على طاقته الإضافيّة. |
Aynı cesaret ve yaratıcılık ile Hubble ful kapasite hatta fazlasıyla çalışacak şekilde onarıldı. | Open Subtitles | الشجاعة والإبتكار نفسها التي أعادت هابل الى طاقته القصوى وأكثر |
Kızılötesi ısı göstergeleri fabrikanın hala tam kapasitede çalıştığını işaret ediyor. | Open Subtitles | المناطق المحددة بالاشعة تحت الحمراء تشير الى مصنعهم الذى لايزال يعمل بكامل طاقته |