| Umarım çocukların yanlış şeyleri örnek alır, ve kötü yetişirler. | Open Subtitles | أتمنى أن يتلقى أولادك المؤثرات الخاطئة ليصبحوا طالحين |
| - Evet. Ama ben gitmeden önce kötü işler yaptın. kötü işler içinde olan insanlarla işler yapardın. | Open Subtitles | لكن قبلما أغادر فإنّك طلحت أثمتَ بأمور مشينة مع طالحين |
| - Evet. Ama ben gitmeden önce kötü işler yaptın. kötü işler içinde olan insanlarla işler yapardın. | Open Subtitles | لكن قبلما أغادر فإنّك طلحت، أثمتَ بأمور مشينة مع طالحين. |
| kötü adamlar her hafta yüzüme silah doğrulturdu. | Open Subtitles | فإذا بقوم طالحين كانوا يوجّهون الأسلحة لوجهي كلّ أسبوع. |
| Dışarıda, bir sürü kötülük yapan bir sürü kötü insanla karşılaştım. | Open Subtitles | قابلت طالحين كُثُر بالخارج، وقد أتوا الكثير من الفظائع |
| İyi ya da kötü, pek çok insanın ölümüne tanık oldum. | Open Subtitles | شاهدت مصرع العديد من الرجال، صالحين كانوا أم طالحين. |
| Çok kötü bir şey yaptım ve bunu düzeltmek için vicdanımı bir kenara bırakıp çok kötü insanlarla iş birliği yaptım. | Open Subtitles | "لقد ارتكبت إثمًا شنيعًا، وخلال جهودي لتصحيحه" "تجاهلت ضميري وتحالفت مع قوم طالحين" |
| evet. Braeden a göre bunlar kötü insanlarmış. | Open Subtitles | أجل، قالت (برايدن) أنّ هؤلاء الأشخاص كانوا طالحين. |
| İyi insanlar, kötü insanlar. | Open Subtitles | أشخاص صالحين، وآخرين طالحين. |
| kötü adamlarmış zaten. | Open Subtitles | لكنّهما كانا طالحين! |
| bilirsin, çok kötü. | Open Subtitles | طالحين للغاية. |