| Bu benim son senem ve kaptan, ben olduğum sürece aynı oğlanlar için kapışıyoruz diye bu takımı kaybedemem. | Open Subtitles | هذا هو عام تخرجى و طالما أنا قائدة هذا الفريق فأنا لن أضحى به لأننا جميعاً نتعارك على الشباب |
| Kimsenin yok, çünkü ben hayatta olduğum sürece, zaman ölüyor. | Open Subtitles | لا أحد يملك وقتا لأنه طالما أنا حي، الزمن يموت |
| Ben burada olduğum sürece, bu topraklara delik açılmayacak. | Open Subtitles | لن تحفر الثقوب في هذه الأرض طالما أنا حي |
| Nefes aldığım sürece, sevdiğin her şeyi yok etmek için yaşayacağım. | Open Subtitles | , طالما أنا حي أيّ شئ ستحبه , سأسعى لتدميره |
| Tabi ya. Sadece bir tane olabilir. Ben hayatta olduğum müddetçe, başka biri yok. | Open Subtitles | هذا صحيح, لابد أن يوجد واحد فقط طالما أنا حية, لا يوجد آخر |
| Burada yetkili olduğum sürece, esirler ne işkence görecek ne hile hurdaya kurban gidecek ne de öldürülecek. | Open Subtitles | طالما أنا المسؤول فلن يعذب المساجين ولا يخدعوا أو يقتلوا |
| Burada olduğum sürece korkmana gerek yok. | Open Subtitles | أنت ليس من الضروري أن تخوف طالما أنا هنا. |
| Yanında olduğum sürece kimsenin seni incitmesine izin vermem tamam mı? | Open Subtitles | طالما أنا معك ، لن اسمح لأي شخص بأن يؤذيك ، حسنا؟ |
| Beni eve götür, Jin-Rong! Ben hayatta olduğum sürece, bunu aklından bile geçirme. | Open Subtitles | دعني أخبرك، لا تفكر بالأمر أبدًا طالما أنا موجودّة و أتنفس. |
| Burada olduğum sürece onu koruyacak başka kimse yok. | Open Subtitles | طالما أنا هنا, لا أحد يحميها. دعني أذهب.. |
| Çünkü ben dağıtımcıyım. Sağ olduğum sürece hep bir sonraki adım da olacak. | Open Subtitles | لايقتلونى طالما أنا أحضر لهم مايريدون مادمت أنا حي سيكون هناك دائما مرّه قادمه |
| Bu şans yüzüğüne sahip olduğum sürece her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كل شيء سيصبح بخير طالما أنا أحمل هذا الخاتم المحظوظ |
| ve seninle birlikte olduğum sürece, her şey güzel olacak. | Open Subtitles | و طالما أنا معكِ، فستكون الأمور على ما يرام |
| Ben burda olduğum sürece, not veya altın yıldız veya kötü davranış işaretleri olmayacak. | Open Subtitles | طالما أنا هنا سيكون هناك لا درجات أو نجوم ذهبية أو نقائص |
| Ve burada olduğum sürece kendimden en iyisini vereceğimden emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | لكنّي سأنجزه بأفضل طريقة أقدر عليها طالما أنا هنا |
| Sizin emrinizde olduğum sürece, bununla kendim ilgilenmek istiyorum. | Open Subtitles | طالما أنا تحت الأوامر أريد الإعتناء بذلك لوحدي |
| Nefes aldığım sürece, sevdiğin her şeyi yok etmek için yaşayacağım. | Open Subtitles | , طالما أنا حي , أيّ شئ تحبه سأحرص على التخلص منه |
| Hayatta olduğum müddetçe beni aramaktan vazgeçmeyeceklerini biliyordum. | Open Subtitles | عرفت إنهم لن يتوقفوا فى البحث عنى طالما أنا حى |
| Burada olduğuma göre, içeri bakmamda bir sakınca var mı? | Open Subtitles | طالما أنا هنا .. أتسمح لى بأخذ جولة بأرجاء المكان ؟ |
| Bayan Dr. Minton olduktan sonra nerede yaşadığımızın bir önemi yok. | Open Subtitles | لا يهمني المكان الذي نعيش فيه، طالما أنا السيدة الدكتورة مينتون. |
| Uyanık kaldığım sürece, hala biraz yardım edebilirim. | Open Subtitles | طالما أنا بوعيى ، فربما أمكننى مساعدتكم |
| Bak Holliday, burada yetki bende olduğu sürece... hiçbir çoban sınırı silahlı geçemez. | Open Subtitles | طالما أنا أمثل القانون هنا فلا أحد من رعاة البقر سيعبر الحدود ومعه مسدس |
| Ama şimdi parmaklıkların öteki tarafında olduğumdan sanırım sadece Quentin olacak. | Open Subtitles | كلّا إنّي بخير. لكن طالما أنا الآن وراء القضبان، فنادني (كوينتن) وحسب. |