| geçici bir hevesim vardı. Geçmekle kalmadı adeta son buldu. | Open Subtitles | كان لدي نزوة عابرة إلّا أنها لم تعبر بل توقفت |
| Terfini tebrik ederim Anthony. Her ne kadar geçici olsa da. | Open Subtitles | تهانينا على تعزيز الخاص بك أنتوني , عابرة لأنه قد يكون |
| Hemen karar verme, bu geçici bir devre. | Open Subtitles | لا تحكم بما يجري اليوم . إنها مرحلة عابرة |
| Her yeni gün farklı ve kısa süreli bir cinsel deneyimi beraberinde getiriyordu. | Open Subtitles | و في كل يوم كنت موعدا بتجربة جنسية جديدة و عابرة كلما كانت قصيرة ، كان أفضل |
| Buradakiler bir gecelik kaçamaktan fazlasını istemeyen profesyonel, agresif kadınlar. | Open Subtitles | هنالك مجترفات, فتيات عدوانيات يبحثون عن مداعبة عابرة |
| Belki de onun için öylesine bir ilişki senin için daha anlamlıydı. | Open Subtitles | ربّما ما كانت علاقة عابرة بالنسبة له عنت لكِ أكثر من ذلك. |
| Bizim aşkımız kutsal, diğerlerinin geçici olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأن حبنا مقدس .الأخريات كانو عبارة عن نزوة عابرة |
| Bana, bu gezegendeki hayatın geçici bir durak olduğunu ve ölümden sonra ruhun yoluna devam ettiğini, söyledi. | Open Subtitles | أجاب بأن , بالنسبة له, الحياة على هذا الكوكب هو وقف عابرة لروح ينتقل بعد الموت. |
| Onlara bunu söylemezdim, ama bu... geçici bir moda. | Open Subtitles | لن اخبرهم بذلك مطلقاً, ولكن هذا.. مجرد موضة عابرة. |
| Vay, bu biraz garip. Gelip geçici. | Open Subtitles | إنها فقط حالة عابرة وقد مررت ببعضها بنفسك |
| Hadi ama benden daha iyi biliyorsun, sadece gelip geçici bir hevesti. | Open Subtitles | توّقفِ، أنتِ تعرفين أنّها مجرد مرحلة عابرة |
| "Bu gelip geçici bir durum değil, bu ömürler boyu sürecek bir ilişki" | Open Subtitles | ليست مسألة لحظات عابرة لقد ارتبطنا منذ الميلاد |
| Dün rafadan yumurta yedim ve kısa bir seks yaşadım. | Open Subtitles | بالأمس تناولت بيضة غير مكتملة السلق ومعاشرة عابرة. |
| Bu uzun zaman önceydi ve kısa sürdü. Bugün tam da başka bir büyük skandaldan kurtulduğunu düşündüğün zamanda. | Open Subtitles | حسنا, مضى وقت طويل, وكان لحظة عابرة. فقط عندما اعتقدت |
| Tek gecelik bir ilişki için pahalı mücevherler almazsın. | Open Subtitles | أنك لن تشتري مجوهرات ثمينة من أجل ليلة عابرة |
| Bu noktada hayatında su gibi akıp geçen her anda ölmek için yeteri kadar önemli biri olmadığını sen de biliyorsun. | Open Subtitles | كل لحظة عابرة خصبة تعيشها من هذه النقطة إعلم بأنك تفعل ذلك فقط لأنك لست مهماً بما فيه الكفاية لتموت |
| Yani "Tanrım, kör bir kadınla kaçamak yaptım." demedin mi? | Open Subtitles | كلاّ, بالطبع لا مداعبة عابرة ؟ من فضلك |
| Yalnızca dalgasını geçiyor. Seni piç! | Open Subtitles | كان سيكون مجرد نزوة عابرة أيها الوغد |
| Buradan geçiyordum pencerenizdeki ışığı gördüm. | Open Subtitles | لقد كنت عابرة بالجوار و رأيت النور من خلال النافذة |
| Radyo ve televizyon yayıncılığı, teknolojik ilerlememizdeki kısa bir geçiş aşaması olabilir yalnızca. | Open Subtitles | وحدود تكنولوجيتنا البث التليفزيوني والراديو قد يكون مرحلة عابرة |
| Tek seferlik olduğunu biliyordu. Bir sorun yok. | Open Subtitles | ليست بمشكلة, إنّها على علم إنّها مجرد مداعبة عابرة, نحن على مايرام |
| Para uğruna hayatını riske atarsın ama hayat çok değersiz ve kısadır. | Open Subtitles | تخاطربحياتكمن أجلالمال، لكن الحياة عابرة وليس لها قيمة |