| - Aynen. dahi olmaya lüzum yok. Herkes paranın peşinde işte. | Open Subtitles | أتعرف، لا تحتاج الى شخص عبقرى كل ما عليك فعله هو |
| Ama iş tasarıma geldiğinde kendisi kesinlikle bir dahi. | TED | و لكن فى أمور التصميم من المؤكد أنه عبقرى. |
| Amam tabii sen bir dahisin. Benden çok daha fazlasını biliyorsun. | Open Subtitles | و لكن بالطبع ، أنت عبقرى أنت تعرف أكثر مما اعرفه |
| Size onun bir dâhi olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | ماذا قلت لك ؟ الفتى عبقرى تذكر من الذى عثر عليه |
| Biliyorum çocuk zeki, ama sen de söyledin. | Open Subtitles | انظر , اعرف ان الفتى عبقرى, و لكنك قلت بنفسك, |
| Sana bahsettiğim velet bu. Cazgır ama deha. | Open Subtitles | هذا الولد المزعج الذى أخبرتك عنه بغيض ، مهاجم ، لكن عبقرى |
| Farz edelim ki ben, o Oda'ya girdim Ve Tanrı'nın terk ettiği kasabamıza gerçek bir dahi olarak döndüm. | Open Subtitles | دعنا نتخيل إنى دخلت الحجره ورجعت منها إلى بلدتنا المنبوذه . عبقرى |
| O adam anlaşılmamış bir dahi. | Open Subtitles | لأننى اساسا اعتقد ان هذا الرجل عبقرى يساء فهمه |
| Kafası yerinde olan bir adam Pat Boone'a dahi diyemez. | Open Subtitles | رجل لم يشير الى بات بون على انه عبقرى جميل لو ان الاشياء كانت على مايرام |
| Ne diyorsun, dahi? | Open Subtitles | إذا , ماذا لديك لتقوله الآن , يا عبقرى ؟ |
| Yemin ederim. Tavuk sonradan dolaştı. Adam dahi! | Open Subtitles | أقسم لكى أنى رأيت الدجاجه تتمشى حولنا هارى عبقرى |
| - Hiç değil! O bir dahi! -O zaman sen gerzeksin. | Open Subtitles | انه ليس كذلك ، انه عبقرى - اذاً انت الابله - |
| Tim, sen bir dahisin. | Open Subtitles | عريضه موسعه لجميع معارفه الشخصيه اوه,تيم أنت عبقرى |
| Sen bir dahisin. -Biliyorum.Bu çok hoş bir duygu. | Open Subtitles | انك عبقرى أعلم هذا , انه إحساس مضحك |
| -Sen bir dahisin. | Open Subtitles | هذه المرة حصلنا على جميع مكوناته صحيحه - أنت عبقرى - |
| Çok karmaşıl sistemler gördüm ama bu adam bir tür çılgın dâhi. | Open Subtitles | اوه,لقد رأيت الكثير من النظم المعقده ولكن هذا الرجل عبقرى مجنون |
| "Tabii bulamazsınız, yakalanması imkansız, şeytani bir dâhi sadık bir ordusu var, parasını veren herkese de çalışır." | Open Subtitles | فالبطبع لا يمكن إيجاده فهو مراوغ و شرير عبقرى. و يحميه جيش موالى له. و يعمل مع أى جهة. |
| Başkan çok zeki bir insan olmalı . | Open Subtitles | يبدو أن العمدة يحكم كل الأمور ، لابد أنه رجل عبقرى |
| O büyük patron. Büyük deha. Senin aklını tasarladı. | Open Subtitles | إنه الرئيس , عبقرى كبير , يصمم عقلك , مخك |
| West Indian Archie, bir matematik dehası olabilirdi. | Open Subtitles | عبقرى فى علم الحساب كلنا ضحايا الأوامر الإجتماعية الأمريكية |
| Oh , fabrikayı da Taylan'da kuracak, zekice ! | Open Subtitles | وتحدد اماكن زرع النباتات فى تايلاند هذا عبقرى |
| Söylemiştim, ben bir dahiyim? | Open Subtitles | لقد أخبرتك , هل انا محظوظ ؟ أو مجرد عبقرى ؟ |
| Sonra bu linki internet siteme koyuyorum ve siteme girenler stand-up gösterimi izleyebiliyor. Dahice. | Open Subtitles | وكما يمكنك ان ترى ان كل من يشاهد هذا يذهب الى موقعى ,هذا عبقرى |
| Sen bir dâhisin. Yeni gibi görünüyor. | Open Subtitles | انت عبقرى يبدو و كانه جديد |