| Ayrıca Başbakan'ın kaybolmasını, uzaylı düşman saldırısı sonucu olduğunu düşünebiliriz. | Open Subtitles | ويمكننا أن نفترض أن اختفاء رئيس الوزراء هو نتيحة مباشرة لتحركات فضائية عدائية |
| O yüzden bu teknolojinin, Amerika'ya düşman ülkelerin eline geçme ihtimali var. | Open Subtitles | لذا فإن هناك إمكانية يمكن لهذه التكنولوجيا في نهاية المطاف في يد بلد هذا عدائية تجاه الولايات المتحدة. |
| Bu katlanmak zorunda olduğum en düşmanca ve en saldırgan provokasyon. | Open Subtitles | هذا اكثر فعل عدوانية و عدائية من الاستفزاز قد واجهته قط |
| Görünüşe göre, 50 yaş üzeri birçok insan daha iyi hissediyor, daha az stresli, daha az saldırgan, daha az endişeli. | TED | لقد تبين ان الناس فوق عمر ال50 سنة يشعرون افضل . و اقل توتراً واقل عدائية و قلق |
| Dediğine göre, zaman geçtikçe daha agresif ve saldırgan olacakmış. | Open Subtitles | تقول أنه بمرور الوقت سيصبح اكثر عدائية وعنف |
| Biz insanlar bu vahşi bölgeye dayanacak şekilde yaratılmadık. | Open Subtitles | نحن البشر لسنا مُرَّكبين لكي نُقاوم بيئة عدائية كهذه. |
| Sonuç, insan büyüklüğünde inanılmaz derecede düşmancıl bir tavuğun laboratuardan kaçması oldu | Open Subtitles | النتائج كانت دجاجة بحجم رجل التي كانت بشكلٍ لايصدق عدائية وأنتهت بهروبها مِن المختبر |
| İlk temastan iki saat sonra tanımlanamayan bir düşman hızlı ve askeri bir saldırıyla sahile vardı. | Open Subtitles | عدو غير معروف قد إخترق سواحلنا وأظهر عدائية شديدة. |
| Ayrıca Holt ve Roby on yıl önce birlikte çalışmışlar, gizli parçaları düşman uluslara satmaktan suçlu bulunduklarında. | Open Subtitles | فقد عملوا معاَ قبل عشر سنوات حينما أدينوا ببيع قطع محظورة لأمم عدائية |
| Asla düşman bölgesine silahsız gitme. | Open Subtitles | عجباً نعم, لا تذهب أبداً إلى منطقة عدائية غير مسلح |
| Silahlarımın o kadar yıkıcı gücü var ki dünyadaki tüm düşman başkentlerini yok edebilir. | Open Subtitles | أسلحتي تحتوي على قوة تدميرية كافية للقضاء على كل دولة تُظهر عدائية على سطح الأرض. |
| düşman olsun ya da olmasın. | Open Subtitles | أريدكم منكم الإستعداد جيدًا للقتال في حالة .إذا ما كان هناك قوات عدائية |
| Ve onlarla karşılaştığımda saldırgan pazarlığa giriştik. | Open Subtitles | وعندما وصلت إليهم دخلنا في مفاوضات عدائية. |
| "Ama bu çalışma, saldırgan bir hareket olarak nitelendirilmemelidir." | Open Subtitles | ولكنه يجب ألا يفهم بأي حال من الأحوال كمناورة عدائية |
| Babanın sabrı genelde benim saldırgan stratejimi alt eder. | Open Subtitles | مرضاه ما دائماً يتفوقون علىَ بواسطة خطة عدائية |
| Ve yazdıklarında şakacı ve agresif bir ton vardı. Job şakacı da değildir. | Open Subtitles | نغمتها كانت عدائية ولكنها ماكرة جوب لم يكن ماكرا |
| Bu kılıçkuyruklar biraz agresif olabiliyorlar. Bazen birbirlerini de yiyorlar. | Open Subtitles | ذات الذيل السيفي يمكن أن تكون عدائية جداً أحياناً تأكل بعضها |
| Eğer yeterince agresif değillerse, içeri giremezlerdi. | Open Subtitles | إن لم تكن الشفرة عدائية بما فيه الكفاية لن تستطيع المرور |
| Burası gibi Dünya'nın en çorak ve en vahşi bölgelerinde yaşamalarına rağmen; akrepler, 380 milyon yıl önce karaya çıkmadan evvel suda yaşayan yırtıcılar olarak evrimleştiler. | Open Subtitles | على الرغم من أنه يعيش الآن في بعض من أكثر الأماكن جفافا، و أكثر البيئات عدائية على الأرض، مثل هذا المكان في الصّحراء، العقارب تطوّرت كمفترسات مائيّة |
| Burası gibi dünyanın en düşmancıl ortamında hayatta kalma güvençlerini kendilerine has bilgilere borçlular. | Open Subtitles | بقاءهم يعتمد على المعرفة الوثيقة لهذه البيئة الاكثر عدائية على سطح الارض. |
| Sınırların tarihsel açıdan en keyfi olduğu ve lider nesillerin birbirleriyle düşmanca ilişkiler içinde olduğu tüm bu bölgeler. | TED | كل تلك المناطق حيث الحدود تاريخياً أكثر تعسفية وحيث أجيال من القادة كانوا على علاقات عدائية مع بعضهم البعض. |
| İyi akşamlar bayan. Konuşabileceğim daha az sinirli biri var mı? | Open Subtitles | مساء الخير سيدتي, هل هناك شحص أقل عدائية يمكنني التحدث معه؟ |