| Ve satrancı son derece iyi oynayan ise işte bu şaşırtıcı robot, bir şey hariç: bu aslında hiç de bir robot değil. | TED | وهي عبارة عن انسان آلي يلعب الشطرنج بمهارة، ما عدا شيء واحد: انه ليس انسان آلي بأي شكل. |
| Bir şey hariç. Beni hiçbir zaman iş hattından aramadı. | Open Subtitles | ما عدا شيء واحد انه لا يتصل بي ابدا على هاتف العمل |
| Steve her konuda harikaydı, bir tek şey hariç. | Open Subtitles | كل شيء كان رائع بـ "ستيف" ما عدا شيء واحد |
| Zaten bilmediğimiz bir şey yok, gazetelerden uzak tuttukları bir şey dışında. | Open Subtitles | لاشيء لا نعرفه عدا شيء واحد أنهم يحتفظون بالتقارير |
| Her yönünü sevdim. Ufak bir şey dışında. | Open Subtitles | انها خطة رائعه وأعجبني كل ما فيها عدا شيء واحد , أنت |
| Bir şey hariç ve bu arkadaşça bir tavsiye. | Open Subtitles | عدا شيء واحد، وهو مجرد نصيحة بسيطة. |
| Şimdiye kadar istedikleri her şeye sahiptiler bir şey hariç. | Open Subtitles | لديهم كل شيء يريدوه ما عدا شيء واحد |
| Hepsine sahipti, en önemli şey hariç... | Open Subtitles | كان لديها كل هذا ما عدا شيء مهم |
| Bir şey hariç. | Open Subtitles | فيما عدا شيء وحيد. |
| İstediğim tek şey bu. Bir şey hariç. | Open Subtitles | فيما عدا شيء واحد |
| Bir şey hariç: O bir yalancı. | Open Subtitles | عدا شيء واحد, انه كاذب |
| Tek şey hariç. | Open Subtitles | عدا شيء واحد |
| Bir şey hariç. | Open Subtitles | عدا شيء واحد. |
| Bir şey dışında. | Open Subtitles | ما عدا شيء واحد |
| Amerika'ya ilk gittiğimde bir şey dışında Enniscorthy hakkında her şeyi özlemiştim. | Open Subtitles | حين ذهبت لأمريكا لأوّل مرّة، إشتقت لكل شيء يتعلّق بـ (إينيسكورثي) ما عدا شيء واحد. |
| Bir tek şey dışında. | Open Subtitles | عدا شيء واحد |
| Bir şey dışında. | Open Subtitles | عدا شيء واحد |
| Bir şey dışında. | Open Subtitles | عدا شيء واحد |