| Çok güzel bir bahane ama tamamı bu değil sanırım. | Open Subtitles | هذا عذرٌ رائعٌ حقاً لكنها ليست القصه بكاملها، أليس كذلك؟ |
| Hep bir bahane ya da suçlayacak birini bulan korkağın teki. | Open Subtitles | إنّه جبان دائمًا لديه عذرٌ أو شخصٌ آخر ليلومه. |
| Her 25 Aralık'ta birini kazıklamak için iyi bahane. | Open Subtitles | عذرٌ تافه لنشل نقودِ رجلٍ كل 25 من "ديسمبر". |
| Seviçhe'nin debridmanını öne sürebiliriz, iyi bir bahane olur. | Open Subtitles | لن أذهب يمكن أن نجري عمليّة تنضير السموكة الآن -إنّه عذرٌ جيّد |
| Çünkü bu yas tutmak için kötü bir bahane. | Open Subtitles | لأنها عذرٌ مثير للشفقة للحزن |
| Aşk, bencil ve pasif olmak için sadece bir bahane. | Open Subtitles | - (الحب) الذي تتكلم عنه ليس سوى عذرٌ تتدرع به لكونك أناني وبليد |