| Büyük İskender ona dilediği her şeyi vermeyi önerdi. | TED | عرض عليه الإكسندر الأكبر أي شيء يرغب به. |
| Adı lazım değil, buradaki kişilerden biri onu satın almayı önerdi. | Open Subtitles | أحدهم في هذه القاعة , ولن أفصح باسمه قد عرض عليه أن يبيع ضميره |
| Sanırım birisi onu götürmeyi önerdi ve o da arabaya bindi. | Open Subtitles | إعتقدت احد ما عرض عليه توصيله وصعد للسيارة |
| Hayır, hayır. Parr kendisine üniversite rektörlüğü teklif etti görevden ayrıldığında. | Open Subtitles | لا لا السيد بار عرض عليه منصب في جامعة هناك |
| Hapishane yerine FBI ona bir anlaşma teklif etti. | Open Subtitles | بدلا من السجن، عرض عليه صفقه من مكتب التحقيقات الفدرالي. |
| Johnny'yi bırakması için 10,000 dolar teklif etmiş. | Open Subtitles | و عرض عليه 10 ألاف دولار مقابل انهاء العقد |
| CEO, ona kendi evinden bir oda teklif etmiş. | Open Subtitles | عرض عليه المدير التنفيذي غرفة في منزله لا؟ |
| Tüm Mezar programının işletilmesinden sorumlu olması için kendisine CEO pozisyonu teklif edildiğini öğrendik. | Open Subtitles | اكتشفنا أنّه عرض عليه منصب المدير التنفيذيّ لإدارة برنامج "المقبرة" |
| Tüm Mezar programının işletilmesinden sorumlu olması için kendisine CEO pozisyonu teklif edildiğini öğrendik. | Open Subtitles | وعرفنا أنه عرض عليه منصب المدير التنفيذي لمشروع الـ"مقبرة" |
| Standart Petrol Şirketi'nden biri hissesi için büyük bir para önerdi. | Open Subtitles | (رجل من شركة (ستاندرد أويل عرض عليه مبلغاً ضخماً في حصته |
| Sonra Mahkeme hakimi, Turing'e korkunç bir seçenek önerdi. | Open Subtitles | وقد عرض عليه القاضى خياراً صعباً |
| Bu yüzden, kız arkadaşı hamile kaldığında, amcası, St. Mark's takımında yardımcı basketbol koçluğu işini önerdi, o da kabul etti. | Open Subtitles | -وعندما أصبحت صديقته حامل عرض عليه عمها عمل مساعد تدريبفريقسلةفي" سانت مارك " -وقبل به |
| Böylece Hector Zane'in mali problemlerini çözmeyi önerdi | Open Subtitles | إذاً عرض عليه حل مشاكله المالية |
| Lex'in babası ona yeni bir iş önerdi. | Open Subtitles | أباه عرض عليه عمل جديد |
| Sonra Gus ona kamyonda çalışmayı teklif etti. | Open Subtitles | في المطعم ومن ثم " قاس " عرض عليه العمل في الشاحنة |
| Şoför olmadığı için ufak bir kriz yaşanmış olsa da Ike bunu teklif etti. | Open Subtitles | كانت عنده مشكلة صغيرة كونه لم يجد سائقاً، ولكن "آيك" عرض عليه سائقه. |
| Siskel Sam Garity'yi aramış barış yapmamız karşılığında bizi işe almayı teklif etmiş. | Open Subtitles | سيسكل اتصل بسام جاريتي و عرض عليه اعادة توظيفنا كلنا مقابل هدنة |
| O kadar özelmiş ki birisi ona ortaklık teklif etmiş. | Open Subtitles | لقد كان مميزاً جداً لدرجة أن عرض عليه شخص ما شراكة |