| Gölde balık yerken bile yanına beyaz üzüm suyu isterdin. | Open Subtitles | حتى في البحيرةِ، حينما كَانَ عِنْدَنا أعوادُ السمكِ، أصررتَ على عصيرِ العنب الأبيضِ. |
| Meyve suyu reklamlarında bile, lezbiyenler ve dildolar var. | Open Subtitles | عِنْدَهُمْ إعلاناتُ عصيرِ البرتقال مَع السحاقياتِ والاعضاء الجنسية الصناعية. |
| Domates suyu bir işe yarayacak olsaydı şimdiye çoktan o parfüm kokusunu çıkarırdı. | Open Subtitles | إذا ذلك عصيرِ الطماطم سيتخلص من الرائحة لفعلها الآن |
| Koltukta kurabiye parçaları ve yarım kutu meyve suyu var. | Open Subtitles | عِنْدي فتاتُ كوكي على مقعدِ السيارةَ ونِصْف a صندوق عصيرِ. |
| Bir bardak portakal suyu içeceğim. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا يُمْكِنُ أَنْ أَستعملَ a زجاج عصيرِ البرتقال. |
| Portakal suyu kalmamış. | Open Subtitles | أوه، نحن في الخارج عصيرِ برتقال. |
| Yine de bolca kalsiyumlu portakal suyu içerek geçmişi biraz andım. | Open Subtitles | أعدتُ الكثير عصيرِ برتقال بالكالسيومِ. |
| "Bagel, muz, yulaf ezmesi, çilek ve biraz da portakal suyu'ndan oluşan bir kahvaltı yapın." | Open Subtitles | حاول فطور مكوّن من كعكة واحدة، موزة واحدة الشوفان المجروش، فراولة وبَعْض عصيرِ البرتقال" ذ |
| Bu yüzden mi ben ailem hakkında konuşmaya çalıştığımda, bana burnumdan elma suyu çektirerek teselli etmeye çalışmanın sebebi bu muydu? | Open Subtitles | أذاً ذلك السبب الذي جعلني لا أَستطيعُ حتى التحدث معكِ بشأن عائلتِي بدون مواساتك بـ عرض شُرب عصيرِ التفاح من خلال أنفِكَ؟ |
| Portakal suyu alacağım. | Open Subtitles | إعتقدْ سَأَحْصلُ على عصيرِ برتقال. |
| Elma suyu ister misiniz? | Open Subtitles | هل تريدُ بعضاً من عصيرِ التفاح؟ |
| Buraya biraz elma suyu gönder! | Open Subtitles | إحصلْ على بعض عصيرِ التفاح هُنا! |
| -Gidip portakal suyu alayım. | Open Subtitles | - أنا سَأَحْصلُ على عصيرِ البرتقال. |
| Kadillaklar çok ışıltılı ve yeni biraz da limon suyu. | Open Subtitles | بعض من عصيرِ الليمون |
| Biraz üzüm suyu dökülmüş. | Open Subtitles | بَعْض عصيرِ العنب سَكبَ. |
| -Portakal suyu iğnesi mi? | Open Subtitles | -من عصيرِ البرتقال؟ |