Baba, sana söylemiştim. Ben uyuşturucu almadım. Geçen gece hiç hap almadım | Open Subtitles | أبي، أخبرتك أنّها ليست جرعة زائدة، لم أتناول أيّة عقاقير ليلة أمس. |
Ben uyuşturucu kullanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا اتعاطي عقاقير لقد توقفت عنها منذ ال14 |
Bütün çiftliklerin hasta hayvanları yatıştırmak için bu ilaçları bulundurmaları gerekir. | Open Subtitles | كل الحظائر تحتوي على عقاقير لتهدئة وعلاج الحيوانات المرضى |
Fakat düşündüğüm şey, iki kurbanın etlerindeki toksiloji sonuçları, tüm ilaçlardan negatif döndü. | Open Subtitles | ولكنّي ظننتُ ان فحص السموم على العينات الطازجة للضحيتين أتت سلبية لأي عقاقير |
Uyumuyorsun, uyuşturucu kullanmıyorsun, içki içmiyorsun. | Open Subtitles | انت لا تنام لا تتعاطي عقاقير لا تشرب الخمر تأكل بالكاد |
Uyumuyorsun, uyuşturucu kullanmıyorsun, içki içmiyorsun. | Open Subtitles | لقد كنت اعمل طوال الليل بالامس انت لا تنام لا تتعاطي عقاقير |
Yemin ederim. Asla uyuşturucu kullanmadım. | Open Subtitles | أَعِدُك، أنا لَيْسَ لِي عَملَ أيّ نوع عقاقير. |
Sefalet, uyuşturucu, aile içi şiddet belki cinsel taciz. | Open Subtitles | من فقر مدقع، عقاقير عنف من أسرتها و ربما تحرش جنسي حتى |
Evet, biliyorum. Tanrım, ne aptal bir uyuşturucu. | Open Subtitles | نعم، أعرف يا إلهي، يا لها من عقاقير لعينة |
Hamile kalmakta zorluk çekince doğurganlık ilaçları aldım. | Open Subtitles | لقد تعاطيت بعض عقاقير الإخصاب عندما واجهنا مشاكل في التلقيح |
Gelip çılgın ilaçları denememizi istediğinde seni daha çok seviyorum. | Open Subtitles | كنت أحبك أكثر و أنتِ تقترحين تجربة عقاقير خطيرة |
Antibiyotikler dışında diğer ilaçları kestik. | Open Subtitles | لا يتناول أية عقاقير سوى المضادات الحيوية |
Az zamanım varsa bir-iki hap ver. İşimin başında öleyim. | Open Subtitles | إن كان أمامي القليل عطني عقاقير سأعود للعمل و أموت هناك |
Çok fazla içmiştim ve şu reçetesiz satılan ilaçlardan, ki bunları reçeteli satmaya başladılar ve bir de metafetamin almıştım. | Open Subtitles | ،أفرطت في الشرب تناولت عقاقير مروّجة خلسة وبعض الميتامفطامين |
Şu hazımsızlık ilacı reklamlarını gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت تلك الاعلانات عن عقاقير عسر الهضم؟ |
Ölü adamın ilaçlarını çalmadan önce kabul etmedin. | Open Subtitles | بعد أن سرقت عقاقير الرجل الميت |
Memurlar olay yerine vardığında kurbanımızın pencerelerinden görülebilen bir yerde ciddi uyuşturucular bırakılmıştı. | Open Subtitles | وصل أفراد الشرطة ليجدوا مشغلة موسيقى و أثرأ من عقاقير الجدول الثاني مرئية عبر النافذة الأمامية لاحزري من |
Şu an bir hastanedesin, rezil yemekler yiyorsun, ...seni iktidarsız yapacak, saçını kaybettirecek, ...ya da memelerini büyütecek ilaçlar alıyorsun. | Open Subtitles | انت في مستشفى تأكل طعام سيء يتم تجربة عقاقير عليك سوف تجعلك عاجزاً او تفقد شعرك او ينمو لك ثديان |
Düşük fiyat karşılığı iktidar artırıcı haplar uyku ilaçları, gençleştirici haplar, ve stres önleyiciler. | Open Subtitles | مخفضة، أسعار مخفظة على علاجات عدم الإنتصاب أقراص منومة، عقاقير لكبار السن مضادات للإكتئاب |
Aptalca ilaçlara gerek kalmadan annenle içli dışlı olabilmemin bir yolu diyebiliriz. | Open Subtitles | إنّها طريقة لأبقى ، حميميّاً مع أمّك من دون الاعتماد على عقاقير . سخيفةٍ للتعزيز الجنسيّ |
Bazı ilaçlarla kemikler kırılgan hale getirilebilir. | Open Subtitles | يوجد عقاقير لكى تجعل عظامك مهششه |
Hırsızlık ve yasadışı madde kullanmaktan kaydı bulunuyor. | Open Subtitles | لديّه سجلات سرقة وإستخدام عقاقير غير قانونية. |
Toksikoloji raporu onun vücudunda yüksek seviyede performans artırıcı ilaç gösteriyor. | Open Subtitles | أظهرت النتائج توكس مستويات عالية من عقاقير لتحسين الأداء في نظامه. |
Kimisi halüsinojen ilaçlar kullanıyor. | TED | آخرون يستعملون عقاقير مخدرة. |
Biliyorsunuz general, sizi konuşturacak ilaçlarımız var. | Open Subtitles | انت تعرف يا جنرال ان لدينا عقاقير ستجبرك علي الحديث |