| Trafikte o kadar beklediğimde En azından bana bir kaç ezilmiş beden gösterseler. | Open Subtitles | عندما أنتظر في المرور ،كل هذه المدة على الأقل يمكنهم أن يروني بعض الأجسام المشوهة |
| En azından onlar yemek ve yakıt için duruyorlar. | Open Subtitles | على الأقل يمكنهم تزويدنا بالطعام و الوقود |
| Onlara fısıldanan yalan, hayattaki yerleri ne olursa olsun beyazlıklarının onları siyahlardan üstün kılacağını En azından bilgide galip olabileceklerini söyler. | Open Subtitles | كذبة يهمس بها أنه ورغم مايقاسونه في الحياة على الأقل يمكنهم الشعور بالانتصار لمعرفة |
| Hadi ama, En azından sizi orada denetleyebilirler. | Open Subtitles | هيا, على الأقل يمكنهم مراقبتك هناك |
| En azından böylece kesintisiz uyuyabilecekler. | Open Subtitles | على الأقل يمكنهم النوم في أثنائه |
| En azından düş görebilirler. | Open Subtitles | على الأقل يمكنهم أن يحلموا |
| En azından düş görebilirler. | Open Subtitles | على الأقل يمكنهم أن يحلموا |