Ve böylece onlarla seyahat ederek ve bütün farklı elementleri öğrenerek birlikte çok vakit geçirdik ve yararlanılmayan birçok verimsizliğin olduğunu keşfettik. | TED | وقضى الوقت في السفر معهم وتعلم كل شيء عن العناصر المختلفة، و العثور على الكثير من أوجه القصور لم يتم الاستفادة منها. |
Bu iş sayesinde birçok ödül kazandım. | TED | حصلت على الكثير من الجوائز خلال هذا العمل |
Biramit çok fazla alüminyum içeriyor kaldırmak için 5 kişi yetiyor. | Open Subtitles | الهرم يحتوي على الكثير من الألمنيوم ، وسيتطلب 5 رجال ليرفعوه |
Bu kadar büyük bir ağaçtan çok fazla kereste çıkıyor olmalı. | Open Subtitles | أنتم يجب أن تحصلوا على الكثير من الخشب من الأشجار الكبيرة |
Senin için çok para alıyorum ve bu da seni benim kaltağım yapıyor. | Open Subtitles | لقد حصلت على الكثير من النقود ثمناً لك و هذا يجعلك أنت عاهري |
pek çok Alman entelektüeli üzerinde uzun vadeli bir etkisi olacaktı. | Open Subtitles | لقد كان له تأثير طويل المدى على الكثير من المُثقّفين الألمانيّين. |
Bu fazlasıyla yeni fikri benimsemek birçok insan için zordu. | TED | هذه الفكرة الجديدة غيرت جذرياً المعتقدات السابقة و كان عصياً على الكثير من الناس تقبلها |
Müzakere etmezler. Goa'uld'un bir çok dünyaya saldırdığına daha önce tanık olduk. | Open Subtitles | إنهم لا يتفاوضون، لقد شهدنا قيام الجواؤلد بالهجوم على الكثير من العوالم |
Bildiğiniz gibi azizler aramadan bir sürü gönüllü kadın bulabiliyorlar. | TED | انهم حتى لو لم يطلبوا سيحصلون على الكثير من المتطوعات |
O yıl okuduğum kitaplar, gözlerimi birçok şeye açtı. | TED | ساعدت الكتب التي قرأتها خلال تلك السنة في فتح عينيّ على الكثير من الأشياء. |
Yaşamak için çılgın bir yol ama şok edici bir şekilde dünyadaki birçok mikrop için işe yarıyor gibi görünüyor. | TED | وهي طريقة مجنونة للبقاء على قيد الحياة، ولكن يبدو صعبًا التعرف على الكثير من الميكروبات في عُمق الأرض. |
Üstünde çok fazla elma vardı. Dalı kesmem lazımdı ama açgözlülük ettim. | Open Subtitles | أَنا آسفة على هذا الفرع كان يحتوي على الكثير من التفاح عليه. |
30 dakikada bir insan hakkında çok fazla şey öğrenebiliyorsun. | Open Subtitles | تتعرف على الكثير من الأشياء حول الإنسان خلال 30 دقيقة. |
çok fazla veriye bakıyorsunuz, farklı tahmini şemaların benzerlerini yapmaya çalışıyorsunuz, en iyi hâle gelene dek. | TED | تقوم بالإطلاع على الكثير من المعلومات وتحاول محاكاة مختلف المخططات التنبؤية، إلى أن تتحسن نحو الأفضل. |
Ama daireler ağladığında... kurulamak için çok fazla peçete gerekir. | Open Subtitles | لكن عندما تبكي الشقة... ستحصل على الكثير من العمل الشاق. |
Elindekine ulaşmak için çok ceset çiğnedim. | Open Subtitles | خطوت على الكثير من الأجسام للوصول إلى الشخص الذى دخل فى قبضتك |
Tamam, unutmayın, bunun için çok para aldım... | Open Subtitles | حسناً, تذكر, لقد حصلت على الكثير من المال من أجل هذا |
pek çok kazam var, ama hiç birisi kayıtlı değil. | Open Subtitles | حصلت على الكثير من الحوادث لكن لا شيء مسجل علي |
Şüpheli varili buraya getirmek için pek çok engel aşmış olmalı. | Open Subtitles | لابد أن الجاني تغلَّب على الكثير من العقبات ليوصل البرميل هنا |
Sadece lanet bir dakika. Bütün aldığın risk fazlasıyla ödenecek, tamam mı? | Open Subtitles | دقيقة واحدة, أنت تحصل على الكثير من المال مقابل مخاطرتك هل أنا محق ؟ |
Sadece benim için değil, bir çok insan için zorlayıcı olduklarını biliyorum | TED | اعرف انهما كانتا كذلك على الكثير من الناس ليس انا فحسب |
Güzellik uykumuza ihtiyacımız var çünkü bir sürü değerli şey almamız lazım. | Open Subtitles | نحتاج جميلتنا للنوم حسننا لأننا يجب أن نحصل على الكثير من الأشياء |
Kalan giysilerinden pek bir şey anlayamıyorum. İnsan yapımı lifler ve pamuğun genel bir karışımı sadece. | Open Subtitles | لا يسعني الحصول على الكثير من ملابسه إنه مجرد خليط عام من القطن والألياف الصناعية |