Yapabildiğim kadar çok yürüme antremanı yaptım ve iki kişi bana destek olurken bir yerden bir yere yürüdüm | TED | و تدربت على المشي قدر ما أستطيع، و تدرجت من مرحلة شخصين يمسكان بي |
Kazadan önce John Locke hayata olan inancını yitirmişti, ama enkazla birlikte yürüme yeteneğinide tekrar kazandı. | Open Subtitles | قبل الحادث, جون لوك قد فقد الامل في حياته, ولكنه قام من الحطام ومعه قدرته على المشي |
Bu demek oluyor ki yürüme, ve ellerini kullanabilme yeteneği zarar görebilir. | Open Subtitles | ، هذا يعني أن قدرته على المشي . و إستخدامه ليديه ، ستتأثر |
Bileklik ona vücuduna hükmetme gücünü veriyordu yani yürümesine olanak sağlıyordu. | Open Subtitles | السِوار منحه قدرة التحكم على جسمه و القدرة على المشي |
Anlaşılan komisyondaki pintiler çocukların yürümesine yardım etmenin, seks amaçlı ilişki çalışmamızdan daha önemli olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | من الظاهر أن المسؤولون عن لجنة التاهيل يعتقد أن مساعدة الأطفال على المشي أهم من ابحاثنا الجنسية. |
Denver'da postacı olarak çalıştığım için, her gün yürümeye alışmıştım. | Open Subtitles | خلال عملي كساعية بريد في دينفر اعتدت على المشي يومياً |
Walter Sykes, çocuk felçli Collodi Bilekliği eline geçiyor tekrar yürümesini sağlıyor ama görünen o ki, onu dünyadaki en kötü adam yapıyor. | Open Subtitles | والتر سايكس) ، مصاب بالشلل مند طفولته) (حصل على سوار (كولودي الذي مَكنه من القدرة على المشي مجدداً |
Kalçadakiincecik çatlaktan sonra tekrar yürüme yetimi kazanmak için geldim ama bunun o kadar kolay olmadığını keşfettim. | Open Subtitles | آتيت إلى هنا متوقّعا إصلاح قدرتَي على المشي بعد الكسر الدقيق بعظمة الفخذ لكنني أكتشّفت بأن الآمر ليس بهذه السهولة. |
Bense bir insana yürüme yeteneğini geri kazandırmaktan bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا أتحدث عن منح إنسان القدرة على المشي مجددا. |
Arkamdan yürüme ve levyeyi de bırak. | Open Subtitles | كنت لا تحصل على المشي ورائي، وعقد المخل. |
Bunun için de, yürüme yetimizi kontrol eden omuriliğimizde bulunan sinir sistemimizden esinlenerek sinirsel ağı kullandık. | TED | وعلى ذلك ، استخدمنا الشبكة العصبية التي تقوم على ذلك الجزء من الجهاز العصبي لدينا في العمود الفقري التي تسيطر على المشي لدى البشر. |
Parmak eklemlerini yerde sürüklemeden yürüme egzersizi yapabilirsin. | Open Subtitles | -أجل . يمكنكم التمرين على المشي بدلاً من الحبو. |
Bu gün yürüme alıştırmasını yapmak istedim. | Open Subtitles | . لقد أردت أن أتدرب على المشي اليوم |
Yeniden yürümesine yardım ettin. | Open Subtitles | -ساعدته على المشي مجددا |
Hodgins'in yürümesine yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | هو يحاول مساعدة (هودجينز) على المشي |
Şimdi dinleyin. Şu an biz konuşurken bu güç etrafta yürümeye başladı bile. | Open Subtitles | تبدأ تلك القدرة على المشي حره عند كلامك. |
Aç ve susuz bir şekilde sıcak havada pislik içinde yürümeye zorlanan hayvanların bazıları, bu korkunç tecrübenin stresiyle başa çıkamıyorlar. | Open Subtitles | تجبر على المشي في الحرارة والغبار من دون طعام أو ماء، إلى جانب الضغط الهائل |