Kızkardeşim karanlıktan korkardı, ama ışıkları açık bıraktığım için beni suçlardı. | Open Subtitles | شقيقتي كانت تخاف من الظلام ، و كانت تلقى اللوم علي على ترك المنزل مضاء |
Ama aklımın ufak bir kısmından ki önemli kısmı takımımı yarı yolda bıraktığım için pişman olacak. | Open Subtitles | لكن هناك جزء صغير مني، لا بأس به، سيظل نادماً على ترك هذا الفريق |
Şövalyeler krallığı terk etmek zorunda kalıp da yerlerini adalet memurları aldığı günden beri her gün yeni bir yasamız var. | Open Subtitles | مُنذُ أن أُجبِرَ الفرسان على ترك الممكلة و تولّى ضُبّاط القضاء زِمامَ الأمور و نحن نحصل على قانون جديد كل يوم |
Dünyanın pek çok yerinde, yaklaşık olarak 60 milyon kişi savaş, şiddet ve zulümden kaçmak için yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. | TED | يوجد حول العالم ما يقارب 60 مليون شخص ممن أكرهوا على ترك منازلهم للهرب من الحرب أو العنف أو الاضطهاد. |
Hayatını almadan önce aşireti terk etmeye tövbe edecek misin? | Open Subtitles | قبل أن أقتلكِ ، هل تبدين الندم على ترك العشيرة؟ |
Hayatını almadan önce aşireti terk etmeye tövbe edecek misin? | Open Subtitles | قبل أن أقتلكِ ، هل تبدين الندم على ترك العشيرة؟ |
İlk olarak, bunun hiçbir anlamı yoktu ve ikinci olarak da, senle ben teşkilattaki geçmişimizi arkamızda bırakacağımıza dair anlaşmıştık. | Open Subtitles | قبل كل شيء لم أقصد شيئًا وثانيا وافق كلانا على ترك ماضينا في الوكالة خلفنًا |
İştahını kaybetmişsin. Ye hadi. Huysuz Stefan'ı evde bırakacağımıza dair anlaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | تناول الطعام، فأحسبنا إتّفقنا على ترك (ستيفان) النِكديّ في المنزل. |
Bu kadar çok mesaj bıraktığım için özür dilerim ama hatırladığım kadarıyla New York'ta telefonlar hala çekiyor. | Open Subtitles | هذا أنا مِنْ جديد، آسف على ترك الكثير مِن الرسائل لكنْ حسب علمي، ما تزال الهواتف تعمل في مدينة "نيويورك" |
Dostum James'i bu kabadayılarla bıraktığım için pişmanım. | Open Subtitles | (أندم على ترك صديقي (جيمس ...مع هؤلاء |
Hayatının en iyi yıllarını bu ülkeyi savunmaya adayan sen ülkeyi terk etmek zorundasın. | Open Subtitles | مجبر على ترك الدولة لقد قضيت أفضل سنوات حياتك تدافع؟ |
Silah sesleri yüzünden kulübü terk etmek zorunda kalmıştık. | Open Subtitles | الطلقات النارية أجبرتْنا على ترك النادى |
Peygamber Mekke'yi terk etmek zorunda kalacaktır. | Open Subtitles | يشتد ويجبر على ترك مسقط رأسه مكة |
Hazarlılara karşı devam eden zulüm ve uygulamalar ailemi Afganistan'ı terk etmeye mecbur etti. | TED | عمليات الاضطهاد المستمر ضد الهازارة أجبرت والديّ على ترك أفغانستان. |
Bu hikaye Washington Post'da yayınlandığında ölüm tehditleri almaya başladım ve Afganistan'ı terk etmeye zorlandım; tıpkı daha önce ailemin zorlandığı gibi. | TED | عندما نشرت هذه القصة في صحيفة واشنطن بوست، بدأت أتلقى رسائل تهديد بالقتل، وأجبرت وقتها على ترك أفغانستان، حيث يعيش والدي هناك. |
Kızımı terk etmeye nasıl cüret edersin! | Open Subtitles | على من؟ كيف تجرؤ على ترك ابنتي |