Bilmiyordum dedi ama masasında şu kalınlıkta, her tarafı kahve lekesi olmuş mavi bir dosya vardı. | Open Subtitles | قال أنه لم يكن يعلم ذلك لكن على طاولته ملف أزرق ضخم |
Favori içkisini favori masasında, favori dansçısıyla birlikte içiyor. | Open Subtitles | معه مشروبه المفضل على طاولته المفضلة, مع راقصته المفضلة |
Birkaç dolar alıp onun masasında oynayayım. | Open Subtitles | دعني آخذ بضعة دولارات وسأذهب للعب على طاولته |
Genç-Ben Kore'deki muhasebecimizdi. Masa başında ölmüştü. | Open Subtitles | في شبابي كنت أشبه محاسب الكوري للشركة قد مات على طاولته في المكتب |
Genç-Ben Kore'deki muhasebecimizdi. Masa başında ölmüştü. | Open Subtitles | في شبابي كنت أشبه محاسب الكوري للشركة قد مات على طاولته في المكتب |
masasının üstünde bir kaç tane daha saat vardı. | Open Subtitles | حسناً، كانت هناك ساعتين أخرتين على طاولته الحرفيّة. |
Onun ofisinde, masasının üstünde bir aydınlatma armatürü var. | Open Subtitles | في مكتبه على طاولته يوجد غرضٌ خفيف |
Oğlumu tanıyorsam, hala masasında çalışıyordur. | Open Subtitles | إن كنتُ أعرف إبني لايزال جالس على طاولته يدرس |
masasında öylece oturuyor. | Open Subtitles | -لا شيء إنه جالس فحسب على طاولته. |
- Seninki hala masasında oturuyor. | Open Subtitles | -صديقك لازال جالسا على طاولته |