| Bilmem. İnsanların solunda oturmayı severim. Arabayı ben sürüyormuşum hissi veriyor. | Open Subtitles | لا أعرف، أحب الجلوس على يسار الناس، أشعر وكأنني أقود السيارة |
| Her sabah, diş macunu lavabonun solunda olmalı, çünkü olmazsa, sen onu bulamazsın ve onu oraya, ben koymak zorundayım. | Open Subtitles | بالتأكيد أنا جادّة .. كلّ صباح، معجون الأسنان يجب أن يكون على يسار الحوض، لأنه .. إن لم يكن كذلك |
| Bu sırada, kameranın solunda oturan iki Danimarkalı genç, gülmekten kırılıyorlar. Bu durumun hayatlarında gördükleri en komik şey olduğunu düşünüyorlar. | TED | الآن في هذا الوقت، الشابان الدنماركيان اللذان على يسار الكاميرا يتداعيان من الضحك. يعتقدان أنه أكثر شيئ مضحك رأوه على الإطلاق. |
| Koç ve boğa gibi bazı toynaklı memeliler, çiftleşme sırasında uyarılma yaratmak için, penisin sol tarafında bulunan kamçımsı uzvu kullanırlar. | TED | وبعض الحافريّات، كالأكباش والثيران، تستخدم امتدادًا أشبه بالسوط على يسار العضو الذكري لتخلق إحساسًا خلال التزاوج. |
| Bayanlar ve baylar Kaptan Dahl. Bu dönüşü yaparken, uçağın sol tarafında oturanlar, | Open Subtitles | بينما ننعطف،الركاب الجالسين على يسار الطائرة |
| Burada gördüğünüz, ilk fare kafesin solunda yanacak olan ışıkla bilgilendiriliyor. Ödül almak için kafesin soluna baskı yapması gerekiyor. | TED | لكن ما ترونه هنا هو أول فأر تم تبليغه بواسطة ضوء سيظهر على يسار القفص أن عليه أن يحدد القفص الأيسر كي يحصل على مكافأة. |
| Bejski'nin solundaki adamı, sonra da sağındaki adamı vurmuş. | Open Subtitles | وقتل من كان على يسار بيجيسكي ثم الذي على ييمينه |
| Bunda, adamın solunda kalıyor. | Open Subtitles | في هذه الصورة انه على يسار الرجل ذو البدلة |
| Bahse girerim, ambar, ağarlaçın arasındaki çiftlik evinin solunda. | Open Subtitles | أراهن أن المستودع موجود على يسار المزرعة داخل تلك الأشجار |
| ...ve iki yapımcı, sahnenin solunda oturacağız o yüzden unutma şarkını sol tarafa doğru söyle. | Open Subtitles | ومنتجان، وسأجلسهم على يسار المسرح لذا إن كنتِ تستطيعين التذكر، غنّي لليسار |
| İçimizden 490 kişi Ejderha birliği olacak ve Cao kampının hemen solunda pusuya yatıp bekleyecek. | Open Subtitles | 490منا سيشكلون وحدة التنين، ينتظرون في الكمين على يسار معسكر الكاو |
| Bıyıklı adam, kapının solunda, sıranın önünde. | Open Subtitles | الرجل الملتحي، على يسار الباب، في مقدمة الطابور. |
| Kraliçe kavalyenin solunda yer alır. | Open Subtitles | السيدة تأخذ مكانها قليلاَ على يسار الرجل الموجهه |
| Karının arabasındaki kan Sürücü camı tarafındaydı, adam kaçarken saldırganın... ..sol tarafında olması gerekiyordu. | Open Subtitles | الدم الذي على سيارة زوجتك كان بجانب السائق النافذة، لابد من أنها كانت على يسار المعتدي عندما هرب. |
| Karının arabasındaki kan Sürücü camı tarafındaydı, adam kaçarken saldırganın... ..sol tarafında olması gerekiyordu. | Open Subtitles | الدم الذي على سيارة زوجتك كان بجانب السائق النافذة، لابد من أنها كانت على يسار المعتدي عندما هرب. |
| Yok, rafın üstünde ocağın sol tarafında. | Open Subtitles | لا، على الرف العلوي. على يسار الموقد. |
| Sanırım bir kamerayı şuraya sahnenin soluna koymalıyız. | Open Subtitles | أظن علينا وضع كاميرا هناك على يسار المسرح |
| Onu çöp kutusunun soluna atacağım. | Open Subtitles | سأرمي هذا على يسار برميل الزبالة |
| Bejski'nin hem sağındaki hem de solundaki adamları vurmuş. | Open Subtitles | وقتل من كان على يسار بيجيسكي ثم الذي على ييمينه |
| Tabağının solundaki gümüş şeyin adı çatal. | Open Subtitles | هذا الشيء الفضي على يسار طبقك ، يسمى شوكة |