| ve şehir dışında kalmalısın, Sam. | Open Subtitles | سيكون عليكِ البقاء بعيدا عن المدينة يا سام |
| Ama güvende olmak için o odada kalmalısın. | Open Subtitles | ولكن عليكِ البقاء بداخل هذه الغرفة لتكوني بأمان |
| Belki bugün aşağıda uyumak istersin diye düşündüm, burada yalnız başına kalmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | كنت أفكر أن تنامي بالأسفل الليلة وليس عليكِ البقاء هنا وحدك |
| Yüksek sesler duysan, yada korksan bile, burada kalman gerekiyor. | Open Subtitles | حتى لو سمعتِ ضجيجاً عالياً أو خفتِ , عليكِ البقاء هنا |
| Yatakta kalmalısınız. Dikişlerin attı. Sırt üstü uzan. | Open Subtitles | بل عليكِ البقاء بالفراش لقد حللتِ قطبة، ارقدي للخلف |
| - Olmaz. Sen kalmalı ve aşirete liderlik etmelisin. | Open Subtitles | عليكِ البقاء وتولى قيادة العشيرة |
| Burada kalman gerek ve dinlenmen gerek anladın mı, tamam mı? | Open Subtitles | ينبغي عليكِ البقاء هنا والإستراحة هل تفهمين ؟ |
| Yatakta kalmalısın. Kalkarsan ateşlenebilirsin. | Open Subtitles | عليكِ البقاء في الفراش إذا نهضتِ فقد تصابين بحمى |
| Bence burada kalmalısın. Final sınavlarına konsantre olmalısın. | Open Subtitles | أعتقد أن عليكِ البقاء هنا، والتركيز على امتحاناتكِ الختامية |
| kalmalısın ve, bu çocuklara göz kulak olmalısın. | Open Subtitles | يجب عليكِ البقاء ورعاية هؤلاء الأطفال |
| Holly, bence kalmalısın. Tabi. | Open Subtitles | أظن بأنه يجب عليكِ البقاء هولي |
| Burada kalmak zorunda olduğun için üzgünüm. Neden? | Open Subtitles | مُتأسفة،مُتاسفة عليكِ البقاء هُنا |
| Yok, burada kalmak zorunda değilsindir belki de demek istedim. | Open Subtitles | .لا,أعني أنه لربما ليس عليكِ البقاء هنا |
| Kötü bir manzara olacak Constance. kalmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لن يكون هذا جميلاً, "كونستنس" ليس عليكِ البقاء. |
| Bak, Kylie, kendine veya başkasına tehlike arz etmediğini kanıtlayamadığımız sürece şimdilik burada kalman gerekiyor, tamam mı? | Open Subtitles | انظري كايلي, حتى تثبتي أن حياتك معرضة للخطر أو حياة شخص آخر, سيكون عليكِ البقاء هنا في الوقت الحالي, حسناً؟ |
| Cezanın kalanını çekmek için New York'ta kalman gerekiyor, değil mi? | Open Subtitles | عليكِ البقاء في نيويورك لقضاء مدتك صحيح؟ |
| Bunları başarana kadar, ölü kalman gerekiyor. | Open Subtitles | وحتى يحدث كل هذا عليكِ البقاء ميتة |
| - Hekim hasta olduğunuzu söyledi. - Bir hafta yatakta kalmalısınız. | Open Subtitles | يقول الدكتور بأنكِ مريضة - يجب عليكِ البقاء في فراشكِ لمدة اسبوع - |
| Hanımefendi, şeridin arkasında kalmalısınız. | Open Subtitles | سيدتي، عليكِ البقاء وراء الشريط |
| - Olmaz. Sen kalmalı ve aşirete liderlik etmelisin. | Open Subtitles | عليكِ البقاء وتولى قيادة العشيرة |
| Bence diğerleriyle kalman gerek. | Open Subtitles | ) -أظن عليكِ البقاء مع الآخرين |
| Sana hemen bir devriye arabası göndereceğim ve sen de yerinde kalacaksın. | Open Subtitles | سوف أرسل دورية إليكِفيالوقتالحالي، وأنتِ عليكِ البقاء في مكانكِ. |
| Vali, öğretmen sendikasını dağıttı, yani artık burada kalmana gerek kalmadı. | Open Subtitles | المحافظ قام بإلغاء قسم الأنتظار لذا لا يجب عليكِ البقاء هُنا بعد الآن |
| Dublörünüz görevini yerine getirene kadar burada kalmak zorundasınız. | Open Subtitles | عليكِ البقاء هنا الآن حتى تقوم بديلتكِ بالقيام بواجبها |