| Yani 3 oyunu daha bir bilgisayara karşı oynamak zorundasın? | Open Subtitles | إذاً, سيتوجب عليك أن تلعب ثلاث مباريات إضافية ضد الحاسب؟ |
| Geri almak istiyorsan, küçük bir oyun oynamak zorundasın. | Open Subtitles | إذا تعود كذلك سيكون عليك أن تلعب لعبة صغيرة |
| O senin müşterin. Babam onurlandırılacak. oynamak zorundasın. | Open Subtitles | و هي زبونتك و هم يكرمون أبي عليك أن تلعب |
| Babam, bay ayyaş, kulağına eğilip beyzbol oynamak zorundasın diyen, o mu? | Open Subtitles | هل أبي السيد السكير جداً همس في أذنك وأخبرك أنه عليك لعب البيسبول؟ لأنه ليس عليك أن تلعب |
| Oyun odasının tek kuralı şu, kalmak için oynamalısın. | Open Subtitles | : القاعده الوحيده لغرفة الألعاب يجب عليك أن تلعب لتبقى |
| Daha çok bilgisayar oyunu oynamalısın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تلعب المزيد من ألعاب الفيديو |
| Hadi, kardeşimsin sen. Benimle oynamak zorundasın. | Open Subtitles | هيّا، أنت أخي، عليك أن تلعب معي. |
| Hayır, oynamak zorundasın. Herkes oynuyor. Haydi. | Open Subtitles | لا ، عليك أن تلعب ، الكل يلعب ، هيا |
| Adrian, oyunu oynamak zorundasın. | Open Subtitles | أدريان، يجب عليك أن تلعب |
| Rolünü iyi oynamak zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تلعب هذا الدور |
| Artık oynamak zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تلعب الآن |
| Sakın bir aptallık edeyim deme. Hilesiz oynamalısın. | Open Subtitles | لذا لا تعبث بالداخل عليك أن تلعب بحذر |
| Hayatın dağıttığı kartlarla oynamalısın, kazanan kazanır. | Open Subtitles | عليك أن تلعب باليد ... التي تمدّها لك الحياة وتترك الأقراص تسقط حيثما تريد |