| bir örümcek lifi proteininin nasıl göründüğünü anlamanız için, bu bir kılavuz çizgisi proteini, sadece bir kısmı karadul böceğine ait. | TED | لإعطاءكم فكرة عن ما يبدو عليه بروتين خيط العنكبوت هذا هو بروتين خيط الجذب جزء منه فقط من عنكبوت الارملة السوداء |
| Önemli olan, bu büyük projenin yayınlandığında üstünde senin adının yazacak olmasıdır. | Open Subtitles | المهم هو أنه عندما ينشر هذا المشروع الضخم، فإنه سيحمل اسمك عليه |
| Tut şu kılıcımı, yüzünü arkaya çevir ben atılırken üstüne. | Open Subtitles | أمسك سيفي و أدِر وجهك للخلف.. بينما ألقي بنفسي عليه |
| Birçok genç kadın gibi ben de kendimi sevmekte zorlanıyordum. | TED | كافحت، مثل العديد من النساء الشابات، لحب ما أنا عليه. |
| Sivil can kaybı oranları da eskiye göre daha iyice. | TED | وفيما يتعلق بالضحايا من المدنيين فالامر افضل مما كان عليه |
| Bu gazeteye birşeyler daha katmak gerek. Resimden, yazıdan başka birşeyler. | Open Subtitles | هناك شيء ما يجب ان احصل عليه بجانب الصور و الطباعة |
| Önüne koydukları yemek dolu tabağın altına bakmak istiyorsun ama... buna gerek yok. | Open Subtitles | تريد أن تنظر تحت الصحن الذى وضعوا الطعام عليه. ليس هناك حاجة لذلك. |
| üzerinde çalıştıkları şey hakkında kimsenin herhangi bir fikrinin olmadığı ortak, dağıtılmış müzik yapma işine bunun nasıl uygulanacağını görmek istedik. | TED | أردنا أن نرى كيف أن هذا ينطبق على التعاون ، والتوزيع الموسيقى، حيث لا يدري أي من الأشخاص ما يعمل عليه. |
| bunu yapan her kimse burada bekleyip, parayı bulmaya çalışıyormuş gibi yapmalı. | Open Subtitles | من كان قد أخذه عليه البقاء هنا والتظاهر بأنه يبحث عن المال |
| Büyükannenizin çikolatalı kekini tattığınızda aldığınız o sıcak ve belirsiz duygu ? | TED | ذلك الشعور الدافئ الذي تحصل عليه عندما تتذوق كعكة الشوكولا من جدتك؟ |
| Kar ettiklerinde, bu kar onlarındır, ... ...başkanları tarafından el konulmak için değildir. | TED | وعند تحقيق الربح ، فهو لهم يحفظون عليه ، وليس للرئيس ليصادرهم إياه. |
| Düzenleyici rejimleri desteklemesi için hükümetlerden destek istediler ve birçok durumda aldılar. | TED | طلبت من الحكومات دعمها بأنظمة تنظيمية، وقد حصلت عليه في أغلب الحالات. |
| 50 sene önce, devam etmek için çok az şey vardı. | TED | وكان فى الحقيقة هناك قليل جدا للاعتماد عليه قبل 50 سنة. |
| Dinsel sapkın geçmişini itiraf etmiştir ve bir cadıyla suç üstünde yakalanmıştır! | Open Subtitles | الذي اعترف بماضيه الحافل بالهرطقة وقُبض عليه في حالة تلبس مع ساحرة |
| üstünde çok fazla elma vardı. Dalı kesmem lazımdı ama açgözlülük ettim. | Open Subtitles | أَنا آسفة على هذا الفرع كان يحتوي على الكثير من التفاح عليه. |
| İyi deneme, anne, ama ikimizde biliyoruz ki bahisler bu midilli üstüne. | Open Subtitles | امي, انها فكره رائعة, لكننا نعرف انه هذا الحصان الذي نراهن عليه. |
| bir saniye için, çocukların hapse değil de üniversiteye gittiği bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in hayatının nasıl olacağını hayal etmenizi istiyorum. | TED | أريدكم أن تتخيلوا لثانية ما ستكون عليه حياة تشك وتيم لو كانا يعيشان في حي يذهب فيه الأولاد إلى الكلية، ليس إلى السجن. |
| Ve ne kadar farklı da olsa bu benlikler, hepsi içimde ilişkili. | TED | ليس مهما كيف تكون عليه تلك الذوات الأخرى، كلهم كانوا مرتبطين بي. |
| Bunlar işe yaramaz. Hiçbir yere varamayacaklar. Çinli Çinlidir, buna rağmen. | Open Subtitles | ما كنت لأعتمد عليه لو كنت مكانك لبذلت قصارى جهدي لمساعدتهم |
| Sen onurlu bir polissin ve hayatını da onurlu polis olmak için harcadın ama sonunda bunu elde ettin! | Open Subtitles | أنت شرطي شريف وقد قضيت حياتك شرطيا شريفا وقد حصلت على ذلك ، وهذا ما كل ما ستحصل عليه |
| ve o bir de yaşlılar evindeydi, bir huzurevinde diğer yaşlı insanlarla beraberdi, bu yüzden tam olarak diğerleri gibi görünmesi gerekiyordu. | TED | وانه أيضا في منزل قديم ، وانه في دار رعاية المسنين حول مسنين آخرين ، لذلك كان عليه أن يشبه بالضبط الآخرين. |
| Bunun dışında anneme, onu meşgul etmesi için bir proje verdim. | TED | وأعطيت أمي أيضًا مشروعًا تعمل عليه حتى تنشغل فيه وتفكر به. |
| Ben hep onun Güney Kaliforniya'ya gelip bir bina yapması gerektiğini düşündüm. | TED | ولطالما أحسست بأنه يجب عليه القدوم إلى جنوب كاليفورنيا والعمل في البناء |
| İşaret verdiğimde, üzerine atla böylece kıçtaki kaptanı alaşağı eder ve tüfekleri alırız. | Open Subtitles | عندما أعطيك الإشارة اقفز عليه كي نتمكن من مقصورة القيادة ونستولي على البنادق |