| Tüm yerler dolu. Fakat boşluk yaratabiliriz. Sadece doğru adamı bulmamız lazım. | Open Subtitles | إنّها محجوزة تماماً، لكن بإمكاننا إختلاق فراغ، عليّ فقط إيجاد الرجل المُناسب. |
| Bildiğim tek bir şey var: Sen o gece Sadece bana saldırmadın. | TED | لكني أعرفُ ما يلي: أنت لم تهجم عليّ فقط تلك الليلة. |
| Sadece Momposhi'nin de Linet'e inanması için bir yol bulmalıydım. | TED | كان عليّ فقط أن أجد طريقة لأجعل موموشي يؤمن بلينيت أيضًا. |
| Aslında Sadece düzgünce durmam, uyanık kalmam ve izlemem gerekiyordu. | TED | لكن عليّ فقط أن أبقى ثابتة ومتسيقظة وأشاهد. |
| İyiyim. Temizlik falan yapmam gerek. | Open Subtitles | أنا بخير، عليّ فقط أن أقوم بالتنظيف أو شيء من هذا القبيل. |
| Tutuklamama gerek yok Sadece getirip birkaç soru soracağım. | Open Subtitles | لستُ مُجبراً على إعتقاله، بل عليّ فقط إحضاره إلى هنا وطرح بعض الأسئلة عليه. |
| Belki bulmak için Sadece tepenin biraz daha yukarılarına tırmanmam gerekecek. | Open Subtitles | لربّمـا عليّ فقط أن أتسلّق التلّ أعلى قليلاً لإيجـاده |
| Beni ağlatma. Sadece söyle. | Open Subtitles | لا تقول كل هذا الإطراء عليّ فقط أخبرني أمر واحد |
| Konumlamayı 3 kere yaptım. Sadece frekansa uydurmam gerekli. | Open Subtitles | قمت بإجراء المسح المثلثي ثلاث مرات عليّ فقط مطابقة التردد |
| Ben Sadece... Benim Sadece bir ya da iki saatliğine çocuğa bakmam lazım. | Open Subtitles | عليّ فقط أن أعتني بالفتى لساعة أو اثنتين |
| Sadece doğru anı yakalayıp onu şaşırtmalıyım. | Open Subtitles | عليّ فقط أن أجد الإعدادات الكروستية المضبوطة، ثم أصعقه بها فالموجات الصوتية لا تفشل أبداً على أي حال |
| Sadece şu temel ünlü kişi kılığına bürünmem gerekecek. Daha az dikkat dağıtırım. | Open Subtitles | عليّ فقط وضع أمور التمويه للأشخاص المشهورين حتّى لا أُعْرف |
| Evet, Sadece soruyu sormak için doğru zamanı bulması kaldı. | Open Subtitles | عليّ فقط أن أكتشف الوقت المناسب لأطلب يدها |
| Bunun ne kadar zor olduğunu hayal bile edemezsiniz Sadece benim için değil, hepimiz için. | Open Subtitles | لا يمكنك التصور كم الأمر صعب ليس عليّ فقط بل علينا جميعاً |
| Sadece emirlere uymamı mı söylüyorsunuz? | Open Subtitles | اذاً انت تقول انه ينبغي عليّ فقط اتباع الاوامر؟ |
| Ben Sadece başka bir şey düşünmüştüm. | Open Subtitles | كان ينبغي عليّ فقط أن أفكّر في شيءٍ لأقوله قبلها |
| Tüm malzemeler var, Sadece karıştıracağım. | Open Subtitles | نعم، لا، يجب عليه ذلك لدي كل المكونات عليّ فقط أن أخلطهم ببعض |
| Değiştiremeyeceğim bazı şeyler var, Sadece onlarla yüzleşmeliyim. | Open Subtitles | توجد بعض الأمور لا يمكنني تغييرها، عليّ فقط مواجهتها. |
| Tamam. Grem'i tecritten kurtarmam gerek Sadece sonra... yoluma koyulurum. | Open Subtitles | حسناً، يحب عليّ فقط إخراج سيّارتي من الحجز، ومن ثمّ... |
| Oh, ben her zaman olmam gerektiği gibiyim. Sadece ikna etmek gerek. | Open Subtitles | أنا ما كنت عليه دومًا، عليّ فقط مواصلة إثبات ذلك. |