| Ciğerlerine gittiğinde cehennem gibi yakacak, ama bilincini hemen kaybetmeyecek. | Open Subtitles | سوف يحرق كالجحيم عندما يصل إلى رئتيه ولكنه لن يفقد الوعي على الفور |
| Odasına gittiğinde okuyacak bir şey ister. | Open Subtitles | سيريد شيء يقرأه عندما يصل إلى غرفته |
| Gezegene gittiğinde düzelecektir. | Open Subtitles | سيكون على ما يرام عندما يصل إلى الكوكب |
| Şu anda da oraya gidiyordur ve oraya vardığında ne yapacağını iyi biliyoruz. | Open Subtitles | إنّه في طريقه إلى هناك الآن، ونعرف ما سيفعل عندما يصل إلى هناك. |
| 1100 km yol yapıyor ve oraya vardığında kimse onu tanımıyor. | Open Subtitles | إنه يقود لمسافة 700 ميل و عندما يصل إلى هناك. فلم يعد يعرفه أحد و لا يرحب به أحد |
| Elliye ulaştığında, bundan arkadaşlarına da tattır. | Open Subtitles | ، عندما يصل إلى 50 ألق الطُعم ، إلى أصدقـائك |
| 50'ye ulaştığında arkadaşlarının ağzını biraz tatlandır. | Open Subtitles | ، عندما يصل إلى 50 ألق الطُعم ، إلى أصدقـائك |
| Tek istediğimiz, bu ruh sonsuzluğun kapısına geldiği zaman onu içeri alman. | Open Subtitles | ، نسأل عندما يصل إلى أبواب الأبدية . أن تدخله |
| Buraya geldiği zaman Özgürlük Heykeli'nin orada bekliyor olacak. | Open Subtitles | سيذهب إلى تمثال الحرية . عندما يصل إلى هنا |
| Restorana gittiğinde ise Jeff Malone ile birlikte oturmalarını söyle. | Open Subtitles | (وأخبريه عندما يصل إلى هناك، أن يجلس مع (جيف مالون |
| Restorana gittiğinde ise Jeff Malone ile birlikte oturmalarını söyle. | Open Subtitles | (وأخبريه عندما يصل إلى هناك، أن يجلس مع (جيف مالون |
| Buraya vardığında çok büyük olacağı anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني إنه سيكون كبيراً .للغاية عندما يصل إلى هُنا |
| Bu örnekte araç, havadaki çalkantıdır, ki, bu kulaklarınıza vardığında, ...ses olarak izah edilir. | Open Subtitles | في هذه الحالة، الوسيط هو إضطراب الهواء والذي، عندما يصل إلى طبلات أذنكـ، تتم ترجمته كصوت. |
| ...oraya ulaştığında yeni kimlik ve bir banka hesabı istediğini söyledi. | Open Subtitles | للأرجنتين ، هوية جديدة وحساب بنك عندما يصل إلى هناك |
| Önemli olan istediği yere ulaştığında çocuğa ne yapacağı. | Open Subtitles | الأهم هو ما سيفعله معه عندما يصل إلى هناك |
| Engizisyona geldiği zaman beni çağır. | Open Subtitles | اتصل بي عندما يصل إلى لنكويسيشن |
| Biggs geldiği zaman ona söylerim. | Open Subtitles | يمكنني ان أطلب من (بيجز) إحضارها عندما يصل إلى هنا |