| Köşedeki aptalların üzerindekileri... koparmıyor. | Open Subtitles | لا يستحي ذلك التبن وهم الحمقى الذين يجلسون عند الزاويه قريب. |
| - Harika. Köşedeki yeri arayacağım. | Open Subtitles | حسناً , سأتصل فقط بالمحل المجاور عند الزاويه |
| Ve bana Köşedeki Çin restoranından yemek al. | Open Subtitles | واشتري لي غداء من المطعم الصيني الموجود عند الزاويه |
| köşede güzel bir kafe var. Orada bekleyebilirdin. İçerde! | Open Subtitles | يوجد مقهى عند الزاويه كان عليك الإنتظار هناك |
| Seni ararım. Ben köşede beklerim, bir şeye ihtiyacın olur diye. | Open Subtitles | سأتصل بك سأنتظر عند الزاويه في حال إحتجتني |
| Daha demin köşede birkaç eleman gördüm gazeteye sarmışlar pratik yapıyorlardı. | Open Subtitles | نعم لقد رأيت لتوي رجلان عند الزاويه يتدربان على الأكياس الورقيه _ يقصد يبصقان_ |
| Sorun değil, köşede bir tane var. | Open Subtitles | لا مشكله سيدي, هنالك واحد عند الزاويه |
| U-Bahn, hemen köşede bir giriş var. | Open Subtitles | مترو الأنفاق.. هناك مدخل عند الزاويه |
| Sonra köşede yaşayan Frau Else Wernicke var ve sonra da... | Open Subtitles | وبعدها هذه وهي تعيش عند الزاويه |
| Tam köşede, ofis. | Open Subtitles | إنها عند الزاويه في المكتب |
| köşede harika bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان مذهل عند الزاويه |