Annesi açlık grevinde ve babası da, ordu, hücreyi ele geçirirken ölmüş. | Open Subtitles | الأم ماتت أثناء إضرابها عن الطعام والأب لمّا قام الجيش باسترجاع المكان. |
Chavez açlık grevine başladığından beri kalabalık bir halde geliyorlar. | Open Subtitles | لقد زادت أعدادهم منذ أن بدأ شافيز إضرابه عن الطعام |
Hedefine ulaşmak için yaptığı açlık grevlerinin gücünü keşfettik. | TED | تعلمنا عن قوة الإضراب عن الطعام والذي قام بها للوصول إلى أهدافه. |
Yani, herkes yemek hakkında her şeyi her zaman bilecek diye düşünmüyorum. | Open Subtitles | أعني, أنا لا أعتقد أن أي شخص سيعلم كل شيء عن الطعام |
yiyecek arıyorduk, köy yakılıp yıkılmıştı ve sonra Lesiny'e geldik. | Open Subtitles | كنا نبحث عن الطعام والمزرعة احترقت ثم اتجهنا إلى ليزني. |
yemek için çalıp gardiyanlardan kaçmak. | Open Subtitles | أنت دائماً تبحثين عن الطعام وتهربين من الحراس |
İşe batmış haldeyim ve yemekle ilgili bilgi verecek vaktim yok. | Open Subtitles | لكني غارقة في العمل ، و ليس لدي الوقت لأعلمك عن الطعام المطهو |
ya yemek? | Open Subtitles | ماذا عن الطعام ؟ |
Yani bir karınca besin bulmaya çıktığında, sıcak güneş altında tohum ararken kaybettiği suyu havaya verir. | TED | حيث أن النمل الخارج للبحث عن الطعام يبحث عن البذور تحت الشمس الحارقة، وبالتالي يتبخر منه الماء في الهواء. |
Bu açlık grevini yaparak valinin imajını bozduğumuzu biliyorduk; hapse girebilirdik. | TED | نعلم اننا قمنا بفرض صورة غير لائقة عن الحاكم من خلال الإضراب عن الطعام وكان محتملا ذهابنا إلى السجن. |
1900'lerin başında cezaevinde açlık grevi yapan İngiliz kadın hakları aktivistlerinden etkilenmiş biriydi. | TED | كان مصدر إلهامها ناشطات سياسيات بريطانيات نظمن حملات إضراب عن الطعام وتحملن التعرض للسجن في أوائل القرن العشرين. |
Bu yıl bir ara Ravi açlık grevine başladı. | TED | في وفت ما هذا العام، أضرب رافي عن الطعام. |
Johnson açlık grevinde. Onu canlı tutmak için zorla besliyorlar. | Open Subtitles | جونسون من المضربين عن الطعام القوات المسلحة تطعمه ليبقى على قيد الحياة |
Benden mi yoksa onun açlık grevinden mi kaynaklanıyor, bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف من السبب أنا؟ ام اضرابه عن الطعام ,لا أعرف |
Ben özgür kalana kadar açlık grevi yapacağını yazmış. Bu çok hoş. | Open Subtitles | لقد وصلني خطاب من أحدهم يقول فيه أنه أضرب عن الطعام إلى أن يتم إطلاق سراحي |
Bana neden açlık grevinde olduğunuzu anlatır mısınız? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تخبرنى لماذا أنت مضرب عن الطعام ؟ |
Ne yapıyor bu böyle, açlık grevinde falan mı? | Open Subtitles | هل تتعاطي شيئاً ما، اضراب عن الطعام مثلا؟ |
Anladım, sözde yemek hakkında konuşacağım ama onun hakkında konuşmuş olacağım. | Open Subtitles | صحيح , إذن اتحدث عن الطعام ؟ لكن في ذات الوقت اقصده هو |
Yüreklice sahnelenen bu yepyeni ve cesaret isteyen yemekler bana yemek hakkında yazı yazmayı neden uğraş edindiğimi ve bundan haz duyduğumu hatırlatmıştı. | Open Subtitles | الجرأة الهائلة في ذلك الطبق الرائع الشجاع الطازج ذكرتني لماذا أنا أكتب عن الطعام وكأنه إجازة أو متعة |
Misk farelerinin düzenli olarak yuvadan çıkıp buz altında yiyecek toplamaya çıktıklarını gözlemledik. | Open Subtitles | فقد لاحظنا أن جـرذان المـسك تترك المنتجع بإنتظام للبحث عن الطعام تحت الثلج |
Dışlanan genç foklar yiyecek aramak üzere kıyıda dolanmaya başlıyor. | Open Subtitles | عندما يُطردون، فإن المراهقين يجوبون الشريط الساحلي بحثاً عن الطعام |
yemek için daha fazla insan göndermeliyiz. | Open Subtitles | احتاج لارسال كشافين اكثر للبحث عن الطعام |
- yemekle ilgili konuşan köpeği izledin mi? | Open Subtitles | هل شاهدتيه ؟ الكلب الذي يتحدّث عن الطعام ؟ |
Peki ya yemek? | Open Subtitles | ماذا عن الطعام ؟ |
Yani bu çevrede, etkileşimler besin bulmaya karınca göndermek için kullanılır. | TED | في هذه البيئة، التواصل يستخدم لتفعيل البحث عن الطعام. |