| benim hatam değildi. | Open Subtitles | سأقتلك خذ الأمور بسهولة، يارجل انه لم يكن عيبي |
| Bu çocukları şımartan benim. benim hatam! | Open Subtitles | أنا الوحيدة التي دللت هؤلاء الصبية إنه عيبي |
| [Anne babasının çocuğu umursamamaları benim hatam değil. ] | Open Subtitles | أنا لست من أقربائـه وهو ليس عيبي إذا أبويه لم يهتمّـوا بإبنهم |
| Çok üzüldüm. Hepsi benim suçum. Hayır. | Open Subtitles | كيني، أنا لا أَستطيعُ المُسَاعَدَة على الشُعُور بأنّ هذه كُلّ عيبي. |
| Tamam, kötü göründüğünü biliyorum ama benim suçum değildi. | Open Subtitles | حسناً ، أعرف بأنه يبدو في حالة سيئة، لكنه لم يكن عيبي |
| Benim hatamdı. Geçmişe döndüm. | Open Subtitles | لقد كان عيبي إسترسلت في الغضب على لا شيء |
| Açıkça söyle, Bren. Bu benim hatam mı? | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَقْبلَ ذلك هذا كُلّ عيبي. |
| Ayrıca benim hatam değildi. | Open Subtitles | حسنا،على الجانب الآخر هو لم يكن حقا عيبي |
| benim hatam değil. Gay bir ortağın yok. | Open Subtitles | ليس عيبي أنت ما عندك شريك المرح |
| Ondan nefret etmiyorum. Ona aşığım. Hepsi aslında benim hatam. | Open Subtitles | أنا لا أكرهها، أحبها هذا كله عيبي |
| Herkes benim hatam olduğunu düşündü, ondan sonra tabii ki... ..o ne isterse yaptım. | Open Subtitles | كل شخص إعتبر أن هذا عيبي ... لذافالبطبعبعد ذلك فعلت كل ما أراد |
| Ama şu anda onlarda ve bu benim hatam. | Open Subtitles | هم عندهم هو الآن، نحن لا، وهو عيبي. |
| Evet. benim hatam yüzünden neredeyse her şeyi kaybediyorduk. | Open Subtitles | إنه عيبي نحن تقريبا فقدنا ذلك الشيء |
| Üzgünüm, bu benim hatam değildi. | Open Subtitles | إنظر ، أَنا آسف ، هذا لم يكن عيبي |
| benim hatam olduğunu söylüyorlar, rezervasyon yaptırmamışım. | Open Subtitles | وهم يقولون أنه عيبي لأني لم أعمل حجز |
| Eğer bir şeyler duyup görüyorsam bu benim suçum değil. | Open Subtitles | . .. انه ليس عيبي أن أسمع الأصوات |
| Yoksa benim suçum değil. | Open Subtitles | ما عدا ذلك ، فلن يكون هذا عيبي |
| Bu benim suçum değil, problem senin kendi bedeninde. Bak şunlar daha küçük parçalar. | Open Subtitles | إنه ليس عيبي ، المشكلة الحقيقية فيك أنت |
| -Hepsi benim hatamdı. | Open Subtitles | هذا هو عيبي كلــه أنا شخص سيئ. |
| Özür dilerim, benim hatamdı. | Open Subtitles | أعذرْني، انة عيبي. |
| Hem Theo da oradaydı. Size saçma geliyorsa, suç bende mi? | Open Subtitles | مع ذلك؛ ثيو كانت هناك؛ أيضاً هل كان عيبي اني فقط لم اصبح مفهوماً؟ |
| Aynı anda birden fazla iş yapamam. Bu benim kusurum. | Open Subtitles | . لا يُمكنني القيام بأكثر من شئ في وقت واحد , هذا عيبي الوحيد |