| Her zaman gizemli bir şeyin kendini benden sakladığını hissettim. | Open Subtitles | لقد شعرت عادة أن هنالك شيئاً غامضاً يخفي نفسه عني |
| gizemli ol ama korkunç olma. En önemlisi de gülümse. | Open Subtitles | كُن غامضاً ولا تكُن مُخيفاً للغايه وأهمُ شئ هى الابتسامه |
| gizemli görünmeye çalışıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | يحاول أن يبدو غامضاً ، أليس كذلك ؟ لن تستطيع خداعي |
| Ama hayatın kendisi bir mucizedir--insanlar niçin yaşar ve ölürler, niçin başkalarını incitir ya da incinirler--bu hâlâ bir gizem. | Open Subtitles | لكن معجزة الحياة نفسها , سبب حياة و موت الناس . . سبب ألامهم او تسببهم في الالم مازال غامضاً |
| Ve benim için senin imanın belirsiz ve nevrotikti. | Open Subtitles | ومن وجهة نظري إيمانك يبدو غامضاً ومثيراً |
| Bu bir zincir testere adam değildi. Hâlâ benim için bir sır. | Open Subtitles | هذا لم يكن رجل سلسلة المنشار هو لا يزال غامضاً بالنسبة إلي |
| Öncekinden daha da esrarengiz oldunuz Teğmen Mayne. | Open Subtitles | أصبحت غامضاً أكثر |
| Ceket dağıtan gizemli bir adam yok. | Open Subtitles | أدرك أنه ليس رجُلاً غامضاً يُعطيكِ سُترة جلدية |
| Ondan çok etkilendim çünkü karanlık ve gizemliydi ve sonra daha fazla karanlık ve gizemli olmaya başladı. | Open Subtitles | لقد كنت منجذبة إليه لأنه كان غامضاً, وبعدها استمر بالغموض أكثر وأكثر. |
| Tek yapman gereken orada oturup gizemli görünmek. | Open Subtitles | كلّ ما عليك هو الجلوس هناك وتبدو غامضاً. |
| Tamam, dürüst olmak gerekirse böyle gizemli bir buluşma kesinlikle ilişkimize gereken bir şeydi diye düşünmüyorum. | Open Subtitles | حسناً، لأكون صادقةً معك، لا أظن أن موعداً غامضاً هو ما تحتاجه علاقتنا الآن |
| Clark ilişkimizin gerçekten böyle gizemli bir buluşmaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لست متأكّدة بأن موعداً غامضاً هو ما تحتاجه علاقتنا الآن |
| Tamam, dürüst olmak gerekirse böyle gizemli bir buluşma kesinlikle ilişkimize gereken bir şeydi diye düşünmüyorum. | Open Subtitles | حسناً، لأكون صادقةً معك، لا أظن أن موعداً غامضاً هو ما تحتاجه علاقتنا الآن |
| Clark ilişkimizin gerçekten böyle gizemli bir buluşmaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لست متأكّدة بأن موعداً غامضاً هو ما تحتاجه علاقتنا الآن |
| Kung fu konusunda gizemli davranmaya çalıştığınızı biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تحاول أن تكون غامضاً و ذو طابع كونغ فوي |
| Beyin sarsıntısıysa bir gizem gibi. | TED | لطالما كان ارتجاج المخ أمراً غامضاً للغاية. |
| gizem ve inceliğe sahip olmak zorundasınız. | TED | عليك أن تكون غامضاً وعليك أن تكون سامياً |
| Yoksa nerede yaşadığın hep bir gizem olarak kalacak ve hiçbir şeyi kabul etmeyecekler. | Open Subtitles | أين تعيشين سيكون دائماً غامضاً .و لن يكونا أبداً بخير مع هذا |
| Alevlerin arasından geçip belirsiz bir şekil gördüğümü hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر جسماً غامضاً يخرج من اللهيب في الظلام، |
| Çünkü tarifim biraz belirsiz ve işe yaramazdı. | Open Subtitles | لأنّ وصفي كان عديم الفائدة، و غامضاً بعض الشيء لأنّ وصفي كان عديم الفائدة، و غامضاً بعض الشيء |
| Aslında Anubis'in savunma sistemimizi devre dışı bırakabilmesi hala bir sır. | Open Subtitles | كيف إستطاع أنوبيس أن يهزم نظامنا الدفاعي سيبقى الأمر غامضاً |
| - Kulağa esrarengiz geliyor. | Open Subtitles | يبدو الأمر غامضاً |
| Gri anlaşılmaz bir renk... haklı mıyım? | Open Subtitles | و أنت ارتديت الرماديّ لأنه كان غامضاً |
| Bunlar biraz bulanık görünmüyor mu? | Open Subtitles | هل يبدو ذلك غامضاً لك؟ ما الذي أنظر إليه بالضبط؟ |
| Doğru, adam tam bir muamma. | Open Subtitles | نعم,أنت على حقّ,لقد كان شخصاً غامضاً |