| Üç gün içinde üç esrarengiz olay ve hepsinde de sen oradaydın. | Open Subtitles | ثلاث أحداث غامضة في 3 أيام وكنت موجود في كل مناسبة منها |
| Çok esrarengiz bir olaydı. Katili asla bulamadılar. | Open Subtitles | لقد كانت قضية غامضة جدا ولم يكتشفوا من الذى قتلها ابدا |
| Kullanım ilkeleri belirsiz hale geldiğinde herşey daha da karmaşıklaşıyor. | TED | إنها تصبح أكثر تعقيدا عندما تصبح مبادئ الاستخدام غامضة. |
| Tanrı'nın gerçekten gizemli bir şekilde çalıştığına inandığımı söylesem yeter. | Open Subtitles | دعنا نكتفي بالقول أنني أؤمن بأن الله يساعدنا بطرق غامضة.. |
| mistik güçler yüzünden ölmüş birini dirilttin. Bu aynı şey değil. | Open Subtitles | لقد أنهضتي واحدة مقتولة بواسطة قوي غامضة ولكن هذا ليس المثل |
| Evren, karanlık enerji denilen gizemli bir itme kuvveti tarafından gittikçe büyüyor ve hızlanıyor. | TED | الكون يتمدد ويتمدد وبشكل أسرع وأسرع مدفوعا بقوة غامضة طاردة تدعى الطاقة المظلمة. |
| Elbette gizemler vardır, fakat gizem yalnızca bir gizemdir. | TED | بالطبع توجد أشياء غامضة ولكن الأشياء الغامضة تكون غامضة. |
| Anlaşılamayan ve gizli hükümleri olan anlaşmalar yapan şirketlerle iş yapmamıza imkan yok. | TED | لا يوجد مجال يلزمنا لممارسة العمل مع شركات لديها إتفاقات مع فقرات غامضة وليست واضحة. |
| Bu adam 7 Aralık 1941 de esrarengiz bir şekilde kayboldu. Bu bugün, efendim. | Open Subtitles | هذا الرجل إختفى بطريقة غامضة فى 7 ديسمبر سنة 1941 , إنه اليوم ياسيدى |
| Tanrı bazen çok esrarengiz davranıyor, değil mi? | Open Subtitles | هذا الخنفس يتحرك بطريقة غامضة, اليس كذلك؟ |
| Üstüne üstlük sevgilim Sam her yeri kırıp dökerek evimizi yepyeni ve esrarengiz bir şekle sokmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وعلاوة على كل هذا , حبيبى سام يبدو أنه يهدم منزلنا ويعيدبنائهمرة أخرى لكن فى هيئة جديدة و غامضة نوعا ما |
| Aracıları, ahlak dışı tacirleri ve belirsiz veya gerçekte hiç olmayan yasaları istismar eden uluslararası sanat pazarını suçluyorum. | TED | أنا ألوم الوسطاء، المهربين وسوق الفن الدولي الذين يستغلون قوانين غامضة أو حتى غير موجودة. |
| Biraz belirsiz, efendim. Durumu değerlendireceğim. | Open Subtitles | انها مهمة غامضة قليلا يا سيدى ولكنى هنا لتقييم الموقف |
| belirsiz insan kafaları var ama etiketlerle tanımlanmışlar:... | Open Subtitles | بدلاً من الحيوانات, هناك رؤوس إنسانية غامضة معرفة عبر ملصقات |
| Elimde, aracın şaşisinde bulduğum kocaman gizemli bir kas parçası var. | Open Subtitles | هنا ، وجدت هذه القطعة من عضلة غامضة محشورة فى العجل |
| Ancak oraya vardığında, amcasının gizemli bir şekilde öldüğünü ve arsadaki bir mozoleye gömüldüğünü öğrenir. | TED | لكن بمجرد وصوله إلى هناك، وجد أن عمه قد توفي في ظروف غامضة وتم دفنه في ضريح في الملكية العقارية. |
| O gece, cesetleri gömüyordum ki, bir başka mistik olay daha yaşadım. | Open Subtitles | في هذه الليلة، وبينما أقوم بحرق الجثث، حظيت بتجربة غامضة أخرى. |
| 30 küsur yıldır... benim karanlık geçmişim, gizemli doğumum... ve özellikle gerçek adımla ilgili hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | لثلاثين عاماً إنى أجهل ماهية اسمي الحقيقي بداياتي غامضة ، وولادتي غامضة |
| Genç yetişkinler için gizem romanları serisi yazacakmış. | Open Subtitles | إنه يريد أن يكتب سلسة من القصص عن شباب يحلّون قصص غامضة |
| Kimliğim ve görevim gizli kalmak zorunda. | Open Subtitles | لكن، كجزء من عقيدتي، لا أستطيع .اخبارك يجب أن تبقي شخصيتي غامضة، وأن تبقي مهمتي غامضة. |
| Bu kaybolan gemilerden kurtulanlar garip yaratıkların yaşadığı gizemli bir adadan bahsediyorlar. | Open Subtitles | الباقون على قيد الحياة من هذه الإختفاءات أخبروا حكايات تضليلية جزيرة غامضة مأهولة بمخلوقات غريبة |
| Bir güzellik salonunda üç şüpheli ölüm daha görülmüş. | Open Subtitles | ثلاث وفيات غامضة في صالات استقبال الجمال قد تم الكشف عنها اليوم |
| Yapmam gereken muamma bir iş var ve ne kadar süreceğini bilmiyorum. | Open Subtitles | وأنا لديَّ مهمة غامضة وليس لدي فكرة عن كم من الوقت ستستغرق |
| Bu resim gerçekten bulanık, özür dilerim, bunu çektiğimde kötü bir soğukalgınlığı yaşıyordum. | TED | هذه الصورة غامضة بالفعل، أنا أعتذر، كان لدي نزلة برد حادة عندما التقطها. |
| Ancak biliyorum ki sonunda çizimler anlaşılmaz bir hâl alacak ve beni anlamamaya başlayacaksınız. | TED | لكن أعلم بالطبع أن الأشياء ستصبح غامضة في نهاية المطاف حتى بدأت أخسر بعضكم. |
| Sol taraftaki ünlü yolcu gemisi Queen Elizabeth'in enkazı, 1 97 1 yılında bilinmeyen sebeplerden dolayı burada batmış. | Open Subtitles | على يسارِكَ الحطامُ المبطّنِ المشهورِ للملكةَ إليزابيث، الذي غرقَ هنا في ظروف غامضة في 1971. |
| Mevcut Yunan metinlerine tekrar bakarak karanlık ve tuhaf olmasına rağmen bir tane buldu. | Open Subtitles | وبالرجوع للنظر للكتابات اليونانية وجد نظرية رغم كونها غامضة وغريبة |
| Ancak özelliklerinin çoğu daha fazla keşfedileseye kadar bir sır kalacak. | TED | ولكن ستبقى معظم خصائصه غامضة حتّى نستطيع أن نكتشفه أكثر. |