| tuhaf görünümlü bebeklerdik, okuldaki yeni çocuk, bir yabancı. | TED | كنا أطفال غريبين طفل جديد في الحي ، أجنبي |
| Üstelik tuhaf olmak çok da kötü değildir. Tarihteki bir sürü önemli insan, tuhaf olarak tanımlanmıştı. | Open Subtitles | كون الشخص غريب ليس سيئاً كثير من الأناس العظماء أُعتبروا غريبين |
| Bazen insan gibi davranmalarını sağlar, bazense garip davranmalarını. | Open Subtitles | تجعلهم يبدون أحياناً كالبشر الطبيعيين أو أحياناً غريبين جداً |
| Çocuklar tuhaftır. Bazen sevgilerini garip yollardan gösterirler. | Open Subtitles | الأطفال غريبين ولديهم طريقة مضحكة في إظهار حبهم بعض الأحيان |
| Lorraine; bu boktan yeri, iki alkolik yabancı ile paylaşacağımı düşünmüş. | Open Subtitles | لورين تعتقد بأنني أشترك في هذا الخندق مع غريبين يتعاطون الكحول |
| İki yabancının gelip burayı alt üst etmesine neden izin veriyorsun? | Open Subtitles | لماذا تتركىن غريبين يدخلون المنزل و يقلبوه رأسا على عقب |
| Diğer çalışanlar ise çok tuhaf insanlar. Boşluğa doğru bakıyorlar. | Open Subtitles | والناس الذين يعملون هنا إنهم غريبين كما تعلمون |
| tuhaf yardımseverlere olan inancını gerçekten tazeliyor. | Open Subtitles | هذا يعيد ثقتك في المساعدين غريبين الأطوار |
| İnsanların birçoğu için günün tuhaf bir zamanıdır Gün ışımıştır... ve sabahları evlerimize dolar. | Open Subtitles | انه موعد يكون معظم الناس غريبين الأطوار فيه . . يكون مشرقاًو هناك ازدحام في منزلنا في الصباح |
| Baban olmak istemiyorum. Bence tuhaf birisin, Abed. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أكون والدك أعتقد أنت وعبيد غريبين |
| Sefalet tuhaf yatak yoldaşları kazandırıyor insana. | Open Subtitles | البؤس يجبر المرء أن يشاطر سرير أشخاص غريبين |
| Federaller neden bu kadar garip ve ürkütücü? | Open Subtitles | ولماذا الرجال الفيدراليين غريبين جدا ومخيفين هكذا؟ |
| Hepimiz biraz garip, biraz deliyiz. | Open Subtitles | انظر , نحن جميعنا غريبين قليلا نحن جميعا حمقى قليلا |
| Alınma ama sürekli senin gibi garip insanlarla karşılaşıyorum. | Open Subtitles | .من غير إهانة , لكن مثل غريبين الأطوارِ مثلك |
| Siz çok garip ve büyüleyicisiniz. | Open Subtitles | لجون الذي لديه ميل نحو الفساتين الحريريه اليس الناس غريبين وممتعين؟ |
| Lorraine; bu boktan yeri, iki alkolik yabancı ile paylaşacağımı düşünmüş. | Open Subtitles | لورين تعتقد بأنني أشترك في هذا الخندق مع غريبين يتعاطون الكحول |
| yabancı iki adama yakın zamanda çantasında 1,500 sterlin taşıyacağını söylemesi çok sağgörülü bir davranış değil, dostum. | Open Subtitles | أن تخبر شخصين غريبين أنها تحمل ما قيمته ألف وخمسمئة جنية في حقيبتها إنه أمر لا ينبع عن الحصافة يا صديقي |
| Gözlerini kaldırdı ve baktı ve iki yabancının şehre geldiğini gördü. | Open Subtitles | و رفع عينيه و نظر رأى غريبين قادمين إلى المدينة |
| Son zamanlarda bir tuhaflar. | Open Subtitles | مااهذا هم حقا غريبين مؤخرا |
| Yâni biraz garipler ama şunu anlamalısın, benim geldiğim yerde... | Open Subtitles | حسنا، أعني، أنهم غريبين قليلا ...لكن عليكِ أن تفهمي من حيث أتيت |
| Ve onun gözünde siz kayropraktik uzmanının bekleme odasında tanışan iki yabancısınız sadece. | Open Subtitles | وبما أنّه معني بالأمر، أنتما مجرّد غريبين يلتقيان في غرفة انتظار لعيادة تقويم العظام. |
| İki gün önce yabancıydık ve şimdiyse benimle yalnızsın. | Open Subtitles | منذ يومين كنا غريبين عن بعضنا البعض و الآن أنت معي بمفردك في شقتي |