| Ve bu, sorunun konuşulmasının bu kadar zor olmasının ana nedenlerinden birisi... ...ve bence genel olarak bu sorun hakkında konuşmanın... ...politik olarak kabul edilemez olmasının altındaki sebep. | TED | وهذا هو أحد الأسباب الأساسية التي تجعل هذه المشكلة من الصعب الحديث عنها ، وبصفة عامة أعتقد أنه السبب الأساسي أنه كان من غير المقبول سياسيا الحديث عن هذا. |
| Bu kabul edilemez sosyal adaletsizlik, beni, dünyamızdaki temiz su problemi için bir çözüm bulmaya zorladı. | TED | هذا الظلم الاجتماعي غير المقبول أجبرني على أن أرغب في إيجاد حل لمشكلة المياه النظيفة في كوكبنا. |
| Sadece bu sorunun ifade ediliş şekli onun, üniversiteye gitmemiş olmasını kabul edilemez yaptı. | TED | طريقة صياغة هذا السؤال جعلت من غير المقبول بالنسبة له ألا يذهب إلى الجامعة. |
| Çikolatanın seni şişmanlatması kabul edilemez bir şey ama kendi payımı yedim ben. | Open Subtitles | من غير المقبول الشيكولاتة التي تجعلك سمينا |
| Peki, işyerinde birisine yumruk atmanın kabul edilebilir bir davranış olmadığının sen de farkında mısın? | Open Subtitles | اذن تدركين انه من غير المقبول ان تضريي اجد في مكان العمل؟ |
| Halka açık yerlerde sinir krizi geçirmek, kabul edilebilir bir şey değildir. | Open Subtitles | من غير المقبول أن تغضب في أماكن عامة. |
| Diyorlar ki Selma'nın yüzde 50'den fazlası siyahi ancak siyahilerin yüzde 2'den azının oy kullanıp insanoğlu olarak kendi kaderlerine karar verebilmesi kabul edilemez. | Open Subtitles | يقولون لنا أنه من غير المقبول أن يشكّل الزنوج أكثر من 50% من "سلمى" ورغم ذلك أقل من 2% من الزنوج هنا يستطيعون التصويت |
| Toplumsal açıdan kabul edilemez yaş farkına rağmen ayakta kalabiliyorsa | Open Subtitles | إذا كان يمكن تخطي فارق السن غير المقبول اجتماعياً، |
| Bıyıklı barbarların Sezar'ın planlarını tehdit etmesi kabul edilemez! | Open Subtitles | ومن غير المقبول أن الشوارب الوحشية تضعف خطط قيصر! |
| "Üzgünüm ama, bir insanın çalışırken ölmesi kabul edilemez". | Open Subtitles | "عذرا، فمن غير المقبول أن يموت شخص أثناء العمل". |
| kabul edilemez olan bahsedilen hayatların boşa harcanması. | Open Subtitles | و أن من غير المقبول أن تضيعها في لاشئ |
| Erişiminin bu kadar zayıf olması kabul edilemez. | Open Subtitles | من غير المقبول أن الاستقبال ضعيف جدا |
| Bay Brassel, Ajan Farris'in yetkinliği hakkındaki kabul edilemez... | Open Subtitles | يا سيد (براسل) من غير المقبول أن تحكم على مقدرة العميلة (فاريس) |
| Kızım Gracie'yi onu doğum günü partisine götürüp götürmediğim konusunda sıkıştırman tamamıyla kabul edilemez bir davranış. | Open Subtitles | إنه لمن غير المقبول بالكامل أن تستجوب ابنتي (غرايس) حول ما إذا اصطحبتها أو لا لعيد ميلاد وبعدئدٍ، |