| Daha az imtiyazlı insanlara güldük ve bunun zararsız olduğunu sandık. | Open Subtitles | الضحك على من هم أقل حظا والتفكير على أنه غير مؤذ |
| - Sekiz. zararsız Operasyonu başlasın. zararsız Operasyonu başlasın. | Open Subtitles | إبدأوا بعملية غير مؤذ إبدأوا بعملية غير مؤذ |
| O sadece zararsız bir manyak. Akıl sağlığının değerini hatırlatmak için burada. | Open Subtitles | ما هو إلا مجنون غير مؤذ هنا ليذكرنا بنعمة العقل الثمينة |
| Önceleri zararsız olduğunu düşünmüştüm ama görüştüğü medyum babamı idare etmeye başladı ailenin geri kalanıyla ilişkisini kesti. | Open Subtitles | في باديء الأمر ظننت إن هذا غير مؤذ لكن تلك الوسيطة التي كان يواعدها بدأت في التلاعب به |
| Mükemmeldi, ama daha önemlisi kesinlikle ve tamamen zararsızdı. | Open Subtitles | كانت ممتازة و لكن الأهم من هذا كان غير مؤذ تماماً |
| Hayır, hayır. O kesinlikle zararsızdır. Garip bir takıntısı haricinde. | Open Subtitles | انه غير مؤذ اطلاقا باستثناء انحراف ذهني صغير |
| Sanırım bunun da zararsız olduğuna inanmamızı bekliyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنّك تنتظر منّا أن نصدق أن هذا غير مؤذ أيضاً. |
| Ona cesaret veriyordu ve onu yanlış tanıdığımı aslında zararsız, iyi bir çocuk olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أن تقوم بتشجيعه على هذا لكنها ردت بأنى لا أفهمه وأنه ولد طيب و غير مؤذ |
| Bak, Krampus bir şaka olabilir, ama bu zararsız anlamına gelmez. | Open Subtitles | ربما كرامباس مجرد مزحة ولكن ذلك لا يجعله غير مؤذ |
| Alt tarafı zararsız tozlarla dolu bir kaç kavanoz ki ayrıca tamamen yasal. | Open Subtitles | وأثبتم أنها بعض الجرار مع مسحوق أبيض غير مؤذ أيضا قانوني تماما. |
| Dikkatli ol. Tehlike en başta çok zararsız görünür. | Open Subtitles | كوني حذرة قد يبدو الخطر غير مؤذ في البداية |
| Bu silah çocuk oyuncağı kadar zararsız. | Open Subtitles | هذا السلاح غير مؤذ.. مثل لعبة طفل |
| Anne, zararsız biri. Sadece bir domuz çobanı. | Open Subtitles | أمي، إنه غير مؤذ إنه مجرد مربي للخنازير |
| - Gidelim. - Küçük zararsız bir üçkağıtçı... | Open Subtitles | دعنا نذهب ربما محتال صغير غير مؤذ |
| Tüm beyazların ölümünü salık vermek midir zararsız olan? | Open Subtitles | التبشير بالموت لكل البيض غير مؤذ |
| Kendi başına zararsız ama tedavi ettiklerinde bütün kapsüller bir seferde patlıyor. | Open Subtitles | إنه غير مؤذ في حد ذاته، لكن بالنظر إلى علاجاتهما... سبب انفجار المحفظات في آن واحد. |
| Bu da ışın kılıcı olmadan yeterince zararsız. | Open Subtitles | هذا غير مؤذ كفاية بدون سيفه الضوئي |
| Bence bu şey zararsız. | Open Subtitles | قصدت فقط, أن هذا الشيء غير مؤذ. |
| zararsız, anlıyor musun? | Open Subtitles | ،حسنًا، هذا غير مؤذ .. الأمر أشبه بـ"أنت |
| Mükemmeldi, ama daha önemlisi tamamen zararsızdı. | Open Subtitles | كانت ممتازة و لكن الأهم من هذا كان غير مؤذ تماماً |
| Tamamen zararsızdır. Sadece oyun oynamak istiyor. | Open Subtitles | إنه غير مؤذ هو فقط يريد أن يلعب |