| Yeniden yerleştirilip süresiz olarak gözden uzak bir yere saklanacaklar tıpkı sizin gibi. | Open Subtitles | سيتم إعادة تخزينها في مكان وإخفاءها عن الأنظار إلى أجل غير مسمى مثلك |
| Yakalayıp, dava açıp ve süresiz olarak hapsederek bu ülkeye karşı olanları cezalandıracağız. | Open Subtitles | سنقوم بالإعتقال والمحاكمة والسجن لأجل غير مسمى لكل من يسعى لأذية هذا البلد |
| Seni süresi belirsiz olarak tüm operasyonlardan çekiyorum. | Open Subtitles | وأنا أستبعدك عن كل المهمات لأجل غير مسمى |
| Yarın akşam gidiyorum, dönüş süresi belirsiz. | Open Subtitles | سوف أرحل مساء الغد إلى أجل غير مسمى |
| "Bir kere taşocağı kokusuna bulanıp çağırıldıklarında, o taşocağı esir düşüne kadar amaçlarını gerçekleştirmeye devam ederler." | Open Subtitles | "متى تم إستدعائهم وإرسالهم في أثر طريدتهم "سيواصلون سعيهم إلي أجل غير مسمى "حتى يتم الإمساك بطريدتهم |
| Yıllık maaşının yüzde 10'unu alırım. Aylık olarak düzenli ve Süresiz bir şekilde. | Open Subtitles | عشرة بالمئة من راتبك كل عام، تدفع شهريًا بشكل مستمر لأجل غير مسمى. |
| Hanımefendi, umarım beni sonsuza dek aptal yerine... koyabileceğinizi sanmıyorsunuzdur. | Open Subtitles | آنسة، لا داعي لئن تظني أني من الممكن أن أكون معتوهاً لأجل غير مسمى |
| Hayır, hayır. Sonuna kadar demek bir sonu yok demek. | Open Subtitles | "لا, لا "لأجل غير مسمى تعنى لا نهاية |
| Ortalama yaşam süresi artık 432 yıl ve işim, insan yaşamını süresiz olarak uzatmaktır. | TED | يبلغ الآن متوسط عمر الإنسان 432 سنة، وتمحورعملي حول تمديد عمر الإنسان إلى أجل غير مسمى. |
| İçinde dönen cayroskoplar var ve açısal momentumun korunumu kanunu gereği aynı eksen üzerinde süresiz olarak dönmeye devam eder. | TED | لديه جيروسكوبات تدور، وبسبب قانون الحفاظ على القصور الذاتي الزاوي، يستمرون في الدوران بنفس المحور، إلى أجل غير مسمى. |
| Bugün ABD hükûmeti, sığınmacı çocukları süresiz olarak hapishane kamplarında tutma hakkı elde etmeye uğraşıyor. | TED | الحكومة الأمريكية تناضل للحصول على حق لاعتقال الأطفال اللاجئين لأجل غير مسمى في مخيمات سجن. |
| Tammy Felton'ın ön duruşması süresiz olarak ertelendi. Ne? | Open Subtitles | الجلسة التمهيدية لتامي فيلتون تم تأجيلها لاجل غير مسمى |
| Karantinanın süresiz olarak devam etmesi mantıksızdı. | Open Subtitles | من غير المعقول أن نفترض التأمين يمكن المحافظة عليه لأجل غير مسمى |
| Aslında vizesi süresiz olarak uzatılmış. | Open Subtitles | في الواقع، تم تمديد التأشيرة لأجل غير مسمى. |
| süresi belirsiz açlık grevimi devam ettireceğim. | Open Subtitles | سأستمر فى صومى لـ أجل غير مسمى |
| süresi belirsiz olarak burada kalmak durumunda. | Open Subtitles | انها ستبقى إلى أجل غير مسمى |
| Süresiz bir yolculuk için ihtiyacım olabileceğini düşündüğün her şeyi bir bavula koy. | Open Subtitles | قم بحزم أمتعتى أيما تعتقد أننى سوف أحتاجه لإقامة لأجل غير مسمى |
| Bu durumda farkına vardık ki sonsuza dek burada kalamayız ve basitçe çekip gitmek de mümkün değil. | Open Subtitles | وفي هذا الوضع الذي نواجهه، نحن لا يمكن أن يكون في مكان إلى أجل غير مسمى ومجرد الخروج ولا هو احتمال وارد. |
| - Sonuna kadar. | Open Subtitles | - .لأجل غير مسمى - |