| - Bu mümkün. - Hayır mümkün değil. Bizim sınıfta kalmamız mümkün. | Open Subtitles | هذا ممكن لا هذا غير ممكن , الممكن هو ان افشل بصفي |
| Ama sen her şey olmak istiyorsun. Bu mümkün değil. | Open Subtitles | و لكنكِ تريدين أن تكوني كل شئ وهذا غير ممكن |
| Bu 30'dan az olduğundan bu senaryo mümkün değil. | TED | وبما أن هذا الرقم أقل من 30. فإن هذا السيناريو غير ممكن. |
| Sırf bir şeyler teoride imkansız diye gerçekte de imkansız olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | لمجرد انا هناك شي نظريا مستحيل . هذا لا يعني انه غير ممكن |
| Aktif hale getirilmis olamaz. Öyle olsaydi hepimiz ölmüs olurduk. | Open Subtitles | هذا غير ممكن فلو كان كذلك لكنا جميعاً موتى الآن |
| Bu fiziksel olarak mümkün değil. Fizik kurallarını çiğniyoruz. | TED | هذا غير ممكن فيزيائيًا، نحن نكسر قواعد الفيزياء |
| - Onunla yalnız konuşmak istiyorum. - Korkarım bu mümkün değil. | Open Subtitles | اريد التحدث معه على انفراد اخشى ان هذا غير ممكن |
| - Boyadan dolayı, bu mümkün değil. Daha yeni boyandı ve çok yavaş kuruyor. | Open Subtitles | رجاء، أريد أن اطلع على الكثيرا غير ممكن. |
| Paralar sayılacak, paketlenecek, taşınacak. Fiziksel olarak mümkün değil. | Open Subtitles | يجب أن نعد المال ونضعه في حزم ونلفه وننقله هذا غير ممكن طبيعيا |
| Bu mümkün değil. Denizci bir subayın kız arkadaşı nasıl boğulabilir? Bu imkansız! | Open Subtitles | هذا غير ممكن كيف لزوجة ضابط بحري أن تموت غرقاً؟ |
| Bir şey biliyorsak o da zamanda yolculuk mümkün değil. | Open Subtitles | لو أننا متأكدون من شئَ فهو أن السفر عبر الزمن غير ممكن |
| Başarı olmaksızın. Geri dönme isteğini anlıyorum, fakat bu mümkün değil. | Open Subtitles | بدون نجاح , أتفهم أنك تتمنى العودة ولكن ببساطة , هذا غير ممكن |
| Efendim, çok riskli olur ve bu büyüklükteki bir gemi mümkün değil. | Open Subtitles | سيدى , ذلك مجازفة وبالتاكيد غير ممكن فى حجم هذه السفينة |
| Çünkü bol miktarda Alüminyum 26 olmadan, bu mümkün değil. | Open Subtitles | لأنه بدون كمية كبيرة من عنصر الالمنيوم 26 فهذا الامر غير ممكن |
| Bu mümkün değil. | Open Subtitles | ــ هذا غير ممكن .. ــ لأنكِ الوحيدة التي |
| Son bütçe kısıntıları ile iki rakamlık düşüş mümkün değil. | Open Subtitles | الرقم الذي تطلبه غير ممكن في ظل هذه الإقتطاعات |
| İş geliştirme çalışmalarımızda daha henüz imkansız diye birşey görülmemiştir. | TED | لم نشهد شيئا حتى الآن في تطوير عملنا يجعلنا نقول ان ذلك غير ممكن |
| Bu olamaz. Yani bizim için bir şey ifade etmiyor. | Open Subtitles | هذا غير ممكن ، أعني بالنسبة لنا هذا كان لاشيء |
| olmaz, piliçler. Gitmemiz gereken bir yer var, tamam mı? | Open Subtitles | غير ممكن ايتها السيدات لدينا مكان نكون به , حسناً؟ |
| Orotrakeal entübasyonun bu adamda imkânsız olduğunu söylemeye bile gerek yok. | Open Subtitles | ناهيك عن أن التنبيب الفموي الرغامي غير ممكن على هذا الرجل. |
| Bunun mümkün olmadığını düşünüyorum çünkü o bir bilgisayar çipi takıyordu. | Open Subtitles | أظن أنّ هذا غير ممكن لأنه كان يحمل معه رقاقة كومبيوتر |
| Gitmemin imkanı yok. Özellikle iblisler dışardayken gitmiyorum. | Open Subtitles | لا ، غير ممكن ، أنا لن أغادر وخاصةً مع وجود شياطين في الخارج |
| - 1900 papel ve artıyor. - Hadi canım! | Open Subtitles | 1900 دولار ويزداد غير ممكن |
| Artık mümkün olmayan bir hayat standardını sürdürmeye çalışan herifler... | Open Subtitles | كالمغفلين الذين يحاولون المحافظة على مستوى معيشة غير ممكن بعد الآن |
| Daha fazla para üretmek için faiziyle borç para alan tüketiciler ve bu da şüphesiz ki sonu olan bir dünyada mümkün değildir. | Open Subtitles | بزيادة عدد المستهلكين. المستهلكين يقومون بإقتراض النقود بالفوائد حتى يربحوا أموال أكثر وبكل وضوح, هذا غير ممكن |