ويكيبيديا

    "فإن ما" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şey
        
    Yani her zaman böyle sık orman görebilirsiniz, yapmak zorunda olduğunuz şey açık yerler bulmaktır. TED لذا فكل مرة تشاهد غابة من الاسمنت مثل هذه ، فإن ما يجب عليه فعله هو أن تجد فضاءات مفتوحة.
    Bu yüzden yapmamız gereken şey etkili olmaktır. TED لذا، فإن ما علينا فعله هو أن نؤثر فيها.
    Size göstereceğim şey bu dünyanın bir manzarası değil, temel olarak tüm dünyanın bir dikdörtgene yaydırılmış hali. TED لذا فإن ما سأريك إياه ليس لقطة من داخل ذلك العالم. إنه فعلياً ذلك العالم بأكمله ضمن تلك الصورة
    Yani benim yaptığım şey daha çok bunun gibi. TED لذلك فإن ما أفعله الآن هو أنكم ترون شيئا شبيها بهذا.
    Bu konuda ilgimi çeken şey, ölüme dair tavırlarımızın çoğunu özetliyor olması. TED لذلك فإن ما أجده رائعًا حيال هذا الأمر هو حقيقة أن هذا الشيء يلخص نوعًا ما سلوكنا تجاه الموت.
    Yani eğer bir gerçekliğe inanıyorsan yazdığın şey bilgidir. TED لذا إن كنت تؤمن بالحقيقة، فإن ما تكتبه هو معلومات.
    Başka bir deyişle, onlara kaybetmek istemedikleri bir şey verildi. TED وبمعنى آخر فإن ما فعلوه هو أنهم منحوا شخصين شيئًا لا يريدان خسارته.
    Burada yaptıkları şey kanserli bir tümörü yok etmek. TED في الحقيقة، فإن ما تقوم به هنا هو تدمير ورم سرطاني.
    Her şeyin böyle derinden bağlanmasıyla bir türü etkileyen şey, diğerlerini de etkilemek zorundadır. TED وبهذه الارتباطات شديدة التعقيد، فإن ما يصيب نوعا واحدا لا بدّ أن يصيب الآخرين.
    Az önce anlattığım şey talebi düşürebiliyor olmamızdı. TED حسنًا، فإن ما قلته لكم حالًا هو أنه يمكننا الآن تقليل الطلب.
    Burada bu güvenlik varken, benden yapmamı istediğin şey intihar demek. Open Subtitles مع الأمن المتواجد هنا ، فإن ما تطلب مني فعله يساوي الانتحار
    Beni sıcak bir şekilde karşılamanı beklemiyorum. Sana yaptığım şey kolay affedilebilecek bir şey değil. Open Subtitles لا أتوقّع أن ترحّب بعودتي بالأحضان، فإن ما أجرمته بحقّك لا يسهل غفرانه.
    Ve burada göstereceğim şey TED 'de brezilya'nın Jaime Lerner şehrini yaratan daha önceki Curitiba belediye başkanı tarafından gösterilmiş bir şeydir. TED ولذلك فإن ما أنا بصدد اطلاعكم عليه هنا هو شيء تم عرضه بالفعل في تيد بواسطة العمدة السابق لمدينة كوريتيبا والذي ابتكر ذلك ، مدينة في البرازيل ، جيم ليرنر
    Oysa genetiği değiştirilmiş ürün bitkiyi korumaya çalışır, örneğin, ve ona bir avantaj sağlar, bizim gerçekte yaptığımız şey sivrisineği almak ve olabilecek en büyük zararı vererek, verimli şekilde üreyemez hale getirmek. TED لكن في حين تحاول المحاصيل المعدلة الخصائص الوراثية حماية النبات وتعطيه الأفضلية، فإن ما نقعله هو أخذ البعوض وإعطاءه أكبر ضرر ممكن بجعله غير قادر على التكاثر الفعَّال.
    Bunlar iklim krizimizi çözecek kadar büyük değil ve yapmamız gereken şey aslında ne yapabileceğini düşünmemiz gerektiği. TED فهذه ليست كبيرة بما فيه الكفاية لحل أزمة المناخ، ولذا فإن ما يتوجب علينا فعله هو أننا بحاجة للتفكير في الواقع بما يمكن أن يستلزم ذلك؟
    Hatırlarsanız internetten önce bir hizmet ortaya çıkarmak isteyince yaptığınız şey donanım katmanını, ağ katmanını ve yazılımı yaratmaktı ve kayda değer bir şey yapmak milyonlarca dolara mal olurdu. TED قبل الإنترنت لو تتذكرون عندما كنا نريد إنشاء خدمات فإن ما نفعله هو إنشاء طبقة الأجهزة والشبكة والبرامج وسيكلف ذلك ملايين الدولارات لعمل أي شيء رئيسي
    Burada gördüğünüz şey, bu nesnenin daha önce hiç görmediğimiz yeni güçlere nasıl tepki verdiğinin benzetimidir ve biz bunu sıradan bir videonun yalnızca beş sâniyesinden oluşturduk. TED لذلك فإن ما ترونه هنا هو محاكاة لكيفية لستجابة هذا الجسم لقوى جديدة لم يشاهدها قبلا وهذا ما صنعناه من خمس ثواني فيديو عادي فقط
    Gerçekte -- FIFO denen şey, giren balık çıkan balık -- söylemesi zor. TED وبالتالي فإن ما يحدث - ما يسمى FIFO، السمكة داخلة وسمكة خارجة - من الصعب القول.
    Şu an yapmaya çalıştığımız şey, tahıllarda bu süreci taklit etmek için dirilen bitkilerdeki bu genleri açan çevresel ve hücresel sinyalleri anlamak. TED لذلك فإن ما نحاول عمله الآن هو فهم المحيط و إشارات الخلايا التي تشغل هذه الجينات في النباتات القابلة للنشور، لمحاكاة هذه العملية في المحاصيل.
    Bu yüzden, tartıştığım şey dünyadaki 7,5 milyar insanın çevrelerinin plastikle tarumar edilmesini hak etmemeleri, okyanusları plastik yüzünden fakir ya da çorak deniz haline geliyor. TED وبالتالي، فإن ما كنت أناقشه هو، الـ7.5 مليار نسمة في العالم لا يستحقون أن تنسحق بيئتهم بسبب البلاستيك، أن تنضب المحيطات أو تصير الحياة البحرية جرداء بسبب البلاستيك.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد