| Peki ya, çocuk için nafaka ve boş bir daireye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيك بـ: معونة طفل، نفقة للطليقة وشقة فارغة في مركز المدينة؟ | 
| Eğer bazı özel koçluk, isterseniz, dinle boş bir oda üst katta, kazmak var? | Open Subtitles | إسمعي ، إذا أردت بعض الخصوصية هناك غرفة فارغة في الأعلى هل تصعدين ؟ | 
| Yatak odasında boş bir mücevher kutusu buldum. | Open Subtitles | لقد عثرت علي علبه مجوهرات فارغة في غرفة النوم | 
| Parmaklarıyla saniyede sekiz kez ağaca vuruyor ve içeride bir boşluk olduğu manasına gelen sesin tınısındaki en ufak değişimleri dinliyor. | Open Subtitles | تنقر أصابعها على الخشب حتّى ثمان مرات في الثانية، وتتنصّت للتّغير الضئيل في الرنين، الذي يُشير إلى رقعة فارغة في الداخل. | 
| Mükemmel. Rodney'in silahına kuru sıkı koydun değil mi? | Open Subtitles | ــ ممتاز ــ وضعت رصاصات فارغة في مسدس رودني، صحيح؟ | 
| Hayır ama silahın içinde erimiş boş bir kovan varmış. | Open Subtitles | لا، ولكنهم وجدوا رصاصة فارغة في سلاح المواجهة لقد ذابت داخل السلاح بسبب النيران | 
| Ancak şimdi elimizde,sadece boş bir delik var. | Open Subtitles | لكنْ ليس لدينا الآن سوى حفرة فارغة في الأرض | 
| Neye benzediğine dair bir fikrin var mı Her gece boş bir eve gelmek? | Open Subtitles | هل تعرف كيف يبدو الأمر عندما تعود إلى شقة فارغة في كل ليلة؟ | 
| Silahına boş bir şarjör koy! | Open Subtitles | لديك مكان لطلقة فارغة في المسدس | 
| Dolapta boş bir şişe olacaktı. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك زجاجة فارغة في الخزانة | 
| Ayrıca davalının çekmecesinde krom-çelik testi pozitif çıkan boş bir silah çantası da bulduk. | Open Subtitles | أيضاً وجدت خزانة أسلحة فارغة في خزانة المتهم " كشفت عن معدن " فولاذ الكروم مشبك حزامي أيضاً مصنوع من المعدن | 
| boş bir jest değilmiş demek ki. | Open Subtitles | لم تكن هدايا فارغة في نهاية المطاف. | 
| Dostum, polis annenin arabasında boş bir bira şişesi buldu. | Open Subtitles | مرحباً يا رجل لقد وجدت الشرطة زجاجة كحول فارغة ... . في سيارة والدتك | 
| Kuru temizlik poşetinde boş bir askılık o. | Open Subtitles | تلك علاّقة فارغة في كيس لمحل التنظيف. | 
| Üst katta boş bir ofis var. | Open Subtitles | هناك مساحة فارغة في مكتب بالدور العلوي | 
| Hadi, aşağıda boş bir malzeme deposu var. | Open Subtitles | أسرع، هناكَ غرفة فارغة في الأسفل | 
| Hadi, aşağıda boş bir malzeme deposu var. | Open Subtitles | أسرع، هناكَ غرفة فارغة في الأسفل | 
| Saniyede sekiz kereye kadar, parmaklarını ağaca vurur ve titreşimdeki küçük değişimi dinler ki bu, içeride bir boşluk olup olmadığını belli eder. | Open Subtitles | تنقر أصابعها على الخشب حتّى ثمان مرات في الثانية، وتتنصّت للتّغير الضئيل في الرنين، الذي يُشير إلى رقعة فارغة في الداخل. | 
| O bu davada sadece önemsiz bir nokta, bir boşluk. | Open Subtitles | فهو مجرد فجوة فارغة في وسط هذه القضيه | 
| Silahına kuru sıkı koymuş. | Open Subtitles | وضع طلقات فارغة في مسدسك |