| Bir sürü dere varmış, yıllık su ihtiyacını karşılıyordur herhalde. | Open Subtitles | فالكثير من الوديان تصبح غنيةً بالماء في هذا الوقت من السنة |
| Bu davada yer alan... bir sürü insan var kasabada. | Open Subtitles | فالكثير من الناس في البلدة ..أصبحوا طرفاً في هذا |
| Tarlalar için daha çok bekçiye ihtiyacımız var. Geceleri bir sürü mısır çalınıyor. | Open Subtitles | نحتاج لمزيد من الحرس على الحقول فالكثير من القمح يسرق بالليل |
| Şiir ve retorik okuduk, çoğu sunum bu basit yapıya sahip değildir. | TED | درسنا الشعر والبلاغة، فالكثير من العروض لا تحتوي على ذلك حتى في أبسط أشكالها. |
| Ülkenin kötü ekonomisi yüzünden de odaların çoğu boştu. | Open Subtitles | لكن أيضا بسبب الحالة السيئة للإقتصاد فالكثير من الغرف كانت فارغة |
| Bunu yaparsanız, daha çok insan daha çok tasarruf edecek. | TED | وإذا قمنا بذلك .. فالكثير من الأشخاص سوف يوفرون أكثر |
| Mezun olduğunda bir sürü insan aynı fırsatları kovalayacak. | Open Subtitles | حسناً , حين تتخرّج فالكثير من الناس سيطاردون نفس الفرصة |
| Eğer bu işe yarmazsa bir sürü mimozanın yaraması gerek. Selam, dostum. Yeni Zelanda nasıldı? | Open Subtitles | وإن لم يجدي ذلك نفعا فالكثير من الميموزاس. مرحبا يارجل ,كيف كانت نيوزيلندا؟ |
| İneğe benzeyen bir sürü köpek var. | Open Subtitles | فالكثير من الكلاب تشبه البقر ولكن بيت القصيد |
| Dikkatli olsan iyi olur. Bir sürü tuhaf, garip tip var internette. | Open Subtitles | يجب أن تحذري فالكثير من الحمقي وغرباء الأطوار متواجدون علي النت |
| O gemilerden biri bile çalışır durumda kalırsa bir sürü insan ölür. | Open Subtitles | يا رفاق حتى لو بقيت إحدى هذه السفن سالمة فالكثير من الناس سيموتون |
| Eğlenirsin de. Bir sürü ilginç insan olacak. | Open Subtitles | وستمضين وقتاً ممتعاً فالكثير من الناس المثيرين للإهتمام |
| Bu şekilde bir sürü yaptığım parça var, bu parçalar icat edilmiş nesneler içeriyor. | TED | لذلك فالكثير من أعمالى , تحتوى على بعض الأغراض الموجودة . |
| fare genomunda, koku almanın fareler için çok önemli olduğu yerde, bu genlerin daha pek çoğu hala işlevseldir. | Open Subtitles | تحوي شفرة المستقبلات الشمية و في جينوم الفأر حيث أن الشم شديد الأهمية للفئران فالكثير من هذه الجينات ما زالت تعمل |
| Tantrik uygulamaların çoğu, cinsel enerji üzerinde nasıl ustalık kazanılacağını öğretir, bu sayede daha üst seviyedeki ruhsal evrim için de bu enerji kullanılabilecektir. | Open Subtitles | فالكثير من ممارسات التانترا يعلم كيفية السيطرة على الطاقة الجنسية لكي تستخدم في التطور الروحاني العالي. |
| Yani çoğu malzemeyi kullanamıyoruz. | Open Subtitles | لذا فالكثير من معداتنا لا يمكننا استخدامه |
| "Birey" algımızı oluşturan bu farklı deneyimlerin hepsinin altüst olabileceğini psikiyatrist ve nörologlar çok iyi biliyor ve çoğu deney de destekliyor. | TED | فالكثير من التجارب توضح، والأطباء النفسيين وأطباء الأعصاب يعرفون جيداً ، أن هذه الطرق المختلفة التى نختبر بها أنفسنا يمكنها جميعاً أن تتفكك. |
| Petrol çağı tekstil endüstrisini tamamen dönüştürdüğünden kumaşların ve onları işlemede kullanılan kimyasalların çoğu petrol esaslı. | TED | ولأن عصر الوقود كان قد غير تماماً صناعة النسيج، فالكثير من الخامات والكيماويات المستخدمة للتصنيع اعتمدت على مواد بترولية |
| Çevre ile ilgili konuşmalarda çok fazla negatif söylemler içermektedir. | TED | فالكثير من الاحاديث اليوم فينا يخص البيئة تكون محتوية على افكار ولغة سلبية |
| Çünkü o, bir lider olarak bu konuda yalnız olmadığını biliyordu. Bu acıdan müzdarip olan kendi askerleri de dâhil pek çok kişi vardı. | TED | لأنه كقائد، كان على علم أنه ليس الوحيد الذي يعاني، فالكثير من زملائه الجنود ربما كانو يعانون أيضًا. |
| çok detay olsa da kesinlikle yapılabilir. | TED | فالكثير من التفاصيل ليتم العمل عليها. هي ممكن العمل عليها. |