| Tam olarak iyileşmemiş iki adeti göğsünde, biri de kalçasında olmak üzere, vücudunda üç adet mermi deliği izleri taşırdı. | Open Subtitles | لديه ثُقبا طلقات ناريّة غير مُكتملا الشفاء في صدره وثُقب آخر في فخذه |
| Hemen harekete geçti ve çatışma sırasında el bombasıyla kalçasından ve sağ elinden ağır biçimde yaralandı. | Open Subtitles | لقد قام بشن حرب عنيفة على الفور حيث قنبلة يدوية أنتجت عن جرح غائر في يده اليمني و مزقت فخذه |
| Evet! Evet! kasıklarına çalış! | Open Subtitles | أجل ، حطم فخذه المعذرة ، أيمكنك التقاط صورة لنا؟ |
| Kalça kısmında, tıbbi kayıtlarındaki traktör kazasıyla uyuşan büyük bir yara var. | Open Subtitles | ندبة ضخامية على فخذه متّسقة مع حادث الجرّار في السجلات الطبية |
| Sol uyluk başı aşırı derecede mineral kaybettiğini gösteriyor. | Open Subtitles | رأس عظم فخذه الأيمن يوضح زوال معادن شديد |
| Tut mektup açacaklarından birini, baldırına sapla, sonra da kanamasını izle. | Open Subtitles | أعني، في المكتب، صحيح؟ أمسكِ أحد تلك فاتحات الرسائل، وأطعنيه في فخذه وراقبيه ينزف. |
| Savaşta yaralanmış. Kalçasına bir mermi almış. | Open Subtitles | لقد جُرح في المعركة أصيب بطلقة في فخذه |
| "Sağ kalçasının üst kısmında büyük, mor bir doğum lekesi var." | Open Subtitles | "وحمة أرجوانية كبيرة فى أعلى فخذه الأيمن" |
| Uyluğundaki bütün kanını kaybetmiş. | Open Subtitles | يفقد كل دمائه في فخذه. |
| Doktor, kalçasındaki yaranın öldürücü bir yara olmuş olması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | يقول الطبيب أن الجروح داخل فخذه كانت قاتلة |
| Cesedinde, siyah peruktan dökülmüş sentetik saçlar ve kalçasında ısırık izleri bulduk. | Open Subtitles | وجدنا شعرات صناعية على جسمِه من باروكة سوداء وعضات على فخذه |
| Sana göz süzen şu tip var ya sol kalçasında bir bıçak taşıyor. | Open Subtitles | ذلك الدلو ، الذي يرمقك بنظرات رومانسية لديه سكين عند فخذه الأيسر |
| Vurulduğu gece, kolundan iki 38'lik mermi kalçasından da diğer iki mermiyi çıkardım. | Open Subtitles | الليلة التى تم اطلاق النر عليه سحبت طلقتان من ذراعه و طلقتين من فخذه |
| Kanamayı durdurmak için kalçasından bağlamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تربط هذا على فخذه لتوقف النزيف |
| 1870 yılında doğan Bay Fish ucuna çivi çakılı sopalarla kıçına şaplak yemekten ve kasıklarına dibine kadar iğneler sokmaktan hoşlanırdı. | Open Subtitles | سيد فيش ولد فى 1870 كان يستمتع بالضرب بمجداف به مسامير حشو الأبر داخل فخذه |
| Michael Jackson'ın sahnede kasıklarına davrandığından daha da saldırgan... | Open Subtitles | أكثر عدوانية من مايكل جاكسون عندما يعامل فخذه على المسرح |
| - Çengeli mi? - Kalça kemiği ortadan ikiye bölünmüş ve gövdesini deliyor. | Open Subtitles | لقد انكسر عظم فخذه نصفين، وثقب جذعه |
| O yükseklikte ve o hızla uyluk ve Kalça kemiğindeki eklem yerinden çıkmış olmalı | Open Subtitles | من هذا الإرتفاع والسرعة التي كان يركض بها لابد أنّه تسبب في خلع فخذه من منطقة حوضه - لا يمكن انّ يكون بهذا السوء - |
| uyluk kemiği kırılmış 4 yaşında bir çocuk. Canı ne kadar yanıyordur, biliyor musun? | Open Subtitles | إنه طفل ذو 4 سنوات وبكسر في فخذه, أتعلمين مقدار ألمه ؟ |
| Noksan tombul baldırına bir ok sapladıktan sonra yarma, bir salaktan ödünç aldım. | Open Subtitles | حسنًا، استعرته من هذا الضخم السخيف بعد أن نشبه (باك لاك) بسهم في فخذه |
| Kalçasına mermi saplanmış. | Open Subtitles | لقد اصيب في فخذه ويفقد الكثير من الدماء |
| kalçasının yakınlarında. | Open Subtitles | في مكان مرتفع جداً على فخذه |