| Bay Başkan, Farhad'ı yakalamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. | Open Subtitles | سيدي الرئيس ، نحن نبذل قصارى جهدنا ،(لإلقاء القبض على (فرهاد |
| - Ve Farhad Ghazi'nin o fotoğrafı daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | -وتلك الصورة لـ(فرهاد غازي ) لم يسبق لي أن رأيتها قبلًا |
| - Ve Farhad Ghazi'nin o fotoğrafı daha önce hiç görmemiştim. | Open Subtitles | -وتلك الصورة لـ(فرهاد غازي ) لم يسبق لي أن رأيتها قبلًا |
| Ferhat söyledki uzun zamandır çalışmıyorsun. Evet , bir kaç yıldır. | Open Subtitles | يقول فرهاد أنك لم تعمل منذ وقت طويل - نعم، بضع سنوات - |
| Kabahat bende değil aşıklara zulmeden ve güzel bakışlı Ferhat'tan başka hiç kimseyi hatta Hüsrev'i bile bana bağışlamayan dünyada. | Open Subtitles | هذا ليس ذنبي. لكن ،ذنب هذا العالم القاسي على الأحباء. والذي وهب (فرهاد) تلك النظرة وليس لشخص آخر. |
| Farhad'ın oğlu değil. Hayır! Benim oğlumun hediyeleri! | Open Subtitles | ليس هدايا أبن فرهاد با إبني أنا |
| Farhad, yukarı çıkarken ona fazla bakma! | Open Subtitles | فرهاد ، لا تنظر إليه كثيراً عندما يصعد! |
| Ve bunun kaybolmasına izin vermek... Farhad'ın zaferini ilan etmektir. | Open Subtitles | فلو سمحنا لهذه الأمر بإيقافنا - فسيكون (فرهاد) قد إنتصر - |
| Farhad, bana hep, nükleer güç olmadığımız sürece batılı ülkelerin merhametine kalacağımızı söylerdi. | Open Subtitles | لقد أخبرني (فرهاد) بأن دولتنا ستبقى دوما تحت رحمة الغرب إلا إذا أصبحنا قوة نووية |
| Farhad bize kimsenin hayal edemeyeceği bir para ödüyor. | Open Subtitles | إن (فرهاد) يدفع لنا إكثر بكثير من أي بائع قد نحلم به |
| Sayın Başkan Farhad'a karşı tavır alan adamlar Kamistan adına çalışan gizli ajanlar. | Open Subtitles | والآن سيدي الرئيسة، الرجال الذين انقلبوا على (فرهاد) هم عناصر سرية في الجمهورية الإسلامية |
| Eğer Kamistan'nın istihbarat kayıtlarına erişim imkânını bulursak Farhad belki bu adamların kimliklerini teşhis etmemize yardımcı olabilir. | Open Subtitles | والآن، إذا استطعنا الدخول لملفات مخابرات الجمهورية، يمكن لـ(فرهاد) أن يحدد هوية هؤلاء الرجال |
| Farhad Hassan, deponun hemen kuzeydoğu cephesindeki köşede. | Open Subtitles | تم تحديد موقع (فرهاد حسان) في الناحية الشمالية الشرقية من المخزن |
| Farhad'ın emrindeki adamlar, kendisine cephe almış ve nükleer çubuklara el koymuşlar. | Open Subtitles | الرجال الذين عمل معهم (فرهاد) انقلبوا ضده، ولقد أخذوا القضبان النووية |
| Bana bu ülkede sahip olduğunuz istihbarat dosyalarının hepsini vermenizi istiyorum ki Farhad bu teröristleri tespit edebilsin. | Open Subtitles | أود منك أن تعطينا الملفات الاستخباراتية لكل عنصر لديك في هذه البلاد حتى يتعرف (فرهاد) على هؤلاء الإرهابيين |
| "Ben sadece Şirin'in Ferhat için yaptıklarını..." | Open Subtitles | " لقد فعلت ما تفعله شرين من أجل فرهاد " |
| Üstad Ferhat akşamları çırağının yaptığı işi teftişe gelir... | Open Subtitles | كل مساء السيد (فرهاد) يتفقد عمل تلاميذه... |
| İsmin şanımızı tehlikeye atıyor, Ferhat. | Open Subtitles | اسمك يعرض مجدنا للخطر (فرهاد). |
| - Ferhat sen misin? | Open Subtitles | ـ هل أنت (فرهاد)؟ |
| İç, Ferhat. | Open Subtitles | الشراب (فرهاد). |
| Yardım et, Ferhat. | Open Subtitles | ساعدني يا (فرهاد). |
| FBI, Danny'nin resmini Ferhad'ın bilgisayarında buldu. | Open Subtitles | - نعم. وَجدَ مكتب التحقيقات الفدرالي صورَ داني على هذا الرجلِ، حاسوب فرهاد |