| Seal'lar geldiğinde burada olmazsak kaçtığımızı anlarlar ve peşimize düşerler. | Open Subtitles | إن جاء جنود البحرية هنا، ولم يجدونا فسيعلمون أننا هربنا، وسيقومون بمطاردتنا. |
| Çünkü şu anda yanlış bir hareket yaparsam sistemlerine sızdığımı anlarlar. | Open Subtitles | لأنني لو قمت بحركة خطأ داخل أحد تلك النقاط فسيعلمون أني أتسلل بينما هم نائمون |
| Eğer buna yetki verirsem, 10 dakika içinde öğrenirler. | Open Subtitles | لو صرحت بهذا الأمر، فسيعلمون خلال 10 دقائق |
| Eğer cadılar onu öğrenirse zayıf bir noktanın olduğunu öğrenirler. | Open Subtitles | وإن علمت الساحرات بهِ فسيعلمون أنّ لديك نقطة ضعف |
| Oraya girersen birlikte çalıştığımızı öğrenecekler. | Open Subtitles | إذا دخلتِ إلى هناك، فسيعلمون أننا نعمل سوياً |
| Hamlemizi yapar yapmaz nerede olduğumuzu öğrenecekler. | Open Subtitles | حالما نبدأ التنفيذ، فسيعلمون أنّنا هنا. |
| Eğer dediğin gibi bizi takip ediyorlarsa, geldiğimizi anlayacaklardır. | Open Subtitles | لو كانوا قادرين على ..تتبعنا كما قلت فسيعلمون أننا قادمون من أجلهم |
| ''Benimki Maymun'' dediğinizde anında yaşınızın 24, 36, 48 ya da 60 olduğunu anlarlar. | TED | فإن أجبت انك من برج "القرد"، فسيعلمون تلقائياً اإن عمرك هو إما 24، 36، 48 او 60 عام. |
| Eğer bunu onlara söylersem, benim Kira olduğumu anlarlar. | Open Subtitles | إن أخبرتهم هذا فسيعلمون أنني كيرا |
| Bak. Jeremy'i umursuyormuş gibi yapmaya başlamazsan Elena olmadığını anlarlar. | Open Subtitles | إن لم تبدأي التصرّف وكأنّك تحفلين فسيعلمون أنّك لستِ (إيلينا). |
| Ateş edersen burada olduğunu anlarlar. | Open Subtitles | ان أطلقتي فسيعلمون أنك هنا |
| Beni vurursan, senin yaptığını anlarlar Ian. | Open Subtitles | (إن قتلتني, فسيعلمون إنه أنت يا (إيان |
| Oraya gidersen, burada olduğumuzu öğrenirler. | Open Subtitles | -إن ذهبتَ إلى هناك فسيعلمون بأنّنا هنا |
| Onu bu işe bulaştırırsan yerimizi öğrenirler. | Open Subtitles | فسيعلمون بمكاننا |
| Herkese söylersek Denise meselesini de öğrenirler, biliyorsun. | Open Subtitles | إن أخبرنا الجميع، فسيعلمون بشأن (دينيس)، وتعلمين ذلك. |
| Boğuşmak istiyorlarsa Dakota erkeği ne yapabilir bir iki şey öğrenecekler. | Open Subtitles | إذا ما حاول هذا الرجل المقاومة فسيعلمون بشيء أو إثنين ممّا يمكن لرجل من (داكوتا) فعله |
| Bir çocukla beraber olduğunu görürlerse kehanetin doğruluğunu anlayacaklardır. | Open Subtitles | و إن وجدوه مُسافراً مع طفلٍ، فسيعلمون أنّ النبوءة حقيقية. |