| Oyuncuların partiye bu şekilde gitmeleri eğlenceli olur diye düşündük. | Open Subtitles | أوه الجميع ما زال يضعه، فكرنا أنه سيكون رائع للذهاب لحفل الممثلين هكذا |
| Yetimhanedeyken oradaki çocuklarla zor zamanlar yaşadı ama yardım etmeliyiz diye düşündük, neticede hepsi çocuktu. | Open Subtitles | كانت أمورهم صعبة جداً في الميتم ولكننا فكرنا أنه يجب علينا المساعدة. إنهم مجرد أطفال في النهاية |
| düşündük ki yeni bir sistem kurabiliriz, ancak bu eski sisteme benzememeliydi. | TED | فكرنا أنه بإمكاننا إنشاء نظام جديد ولكن لا ينبغي أن يكون على نمط النظام القديم. |
| düşündük ki başka bir yol aramak daha iyi olacak. | Open Subtitles | لقد فكرنا أنه سيكون من الأفضل لنا أن نبحث عن طريق مختلف |
| Bazı beklentileri vardı, biz de yaparsa iyi olur dedik. | Open Subtitles | فكرنا أنه يجب عليها بمجرد أنه هناك توقعات بحصولها على المال |
| Fark ettik ki yurtdisinda çalismak, Rugrat'e oradan emir vermek, daha güvenli. | Open Subtitles | فكرنا أنه سيكون أكثر أماناً أن نعمل من خارج البلاد، و نحن نعطي الاوامر لروغرات |
| Herkesin dışarıda olduğundan uğrayalım seni dışarı çıkarıp neşelendirelim diye düşündük. | Open Subtitles | لقد فكرنا أنه بما أن الجميع سيكونون خارج البيت، أن نمر بك، ونأخذك لمكان ما ونرفه عنك قليلاً. |
| Charlie, annen ve ben doğumgünü hediyeni belki bu gece açmak istersin diye düşündük. | Open Subtitles | شارلي.. أنا وماما فكرنا أنه ربما إنك تريد فتح هدية عيد ميلادك الآن... |
| Yaşının çok ötesinde olmasına rağmen alt takımda neler yaptığını görünce düşündük ki belki bizi de onların seviyesine getirebilirsin. | Open Subtitles | و بما أنك رائعة بفريق جي في و متقدمة على عمرك بسنوات فكرنا أنه ربما تسرعي علينا الامور |
| düşündük ki hazır orayı açmışken... | Open Subtitles | فكرنا أنه طالما أنكِ ستجرين الجراحة |
| düşündük ki, en iyi analistlerle çalışıp onlara şunu sormak istersiniz: "Döngüsel ekonomi büyümeyi kaynak kısıtlılığından ayrıştırabilir mi? | TED | كما فكرنا أنه يمكنك العمل مع أفضل المحللين وتطرح عليهم أسئلةً، "هل يمكن للاقتصاد الدائري أن يفصل النمو عن القيود المفروضة على الموارد |
| Bugün böyle birlikte gelelim dedik. Sorun yok değil mi? | Open Subtitles | إذن فكرنا أنه بإمكاننا الحضور سوية اليوم هل هذا الأمر مقبول؟ |
| (kahkahalar) Şimdi bunu bir süre düşününce, bilirsiniz, aslında öldürücü olmayan bir lazerle yapmak çok daha basit olacak dedik. | TED | (ضحك) الآن و بعد التدقيق في هذا قليلا فكرنا أنه يمكن تبسيط الأمور و نفعل ذلك بإستخدام ليزر غير قاتل. |
| Allah yardımcımız olsun. Peki Brick, babanla beraber biraz alıştırma eğlenceli olur dedik. | Open Subtitles | فكرنا أنه من الممتع |
| Fark ettik ki yurtdisinda calismak, Rugrat'e oradan emir vermek, daha guvenli. | Open Subtitles | فكرنا أنه سيكون أكثر أماناً أن نعمل من خارج البلاد، و نحن نعطي الاوامر لروغرات |