| Vietnamlı olsaydınız tekrar eğitim kamplarında turp topluyor olurdunuz. | Open Subtitles | لو كنت فيتنامي, ستكون في مخيم اعادة التأهيل لتقشير اللفت |
| Savaş sonunda 58.000 Amerikalı ve 3 milyon Vietnamlı öldü. | Open Subtitles | ,حربِ الأرباحِ هذه أدت إلى موتِ 58000 أمريكيِ و3 مليون قتيل فيتنامي |
| Ama elinde 44 kalibrelik snob-nose ile keşiş görünümlü Vietnamlı adam tiplemesini seviyorum. | Open Subtitles | فقط أعجبتني صورة فيتنامي بمسوح قس ممسكاً بسلاح |
| Vietnam Savaşı asla kazanılmamalı.. Sadece uzatılmalı. | Open Subtitles | هذه الحربِ للربحِ أدّتْ إلى 58.000 وفاةِ أمريكيةِ و3 مليون فيتنامي مَوتى. |
| Yaşadığım yerin yakınında bir Vietnam Restoranı var. | Open Subtitles | هناك مكان فيتنامي صغير بالقرب من مكان سكني. |
| Hep birlikte Vietnam restoranına gidip ona kendi kültüründen bir şey tattıracağız. | Open Subtitles | سنذهب جميعا لمطعم فيتنامي و سنجعلها تتذوق ثقافتها |
| Benim ve çizimlerimim fotoğraflarını çekiyordu ve ben de "Harika, Vietnamlı bir hayranım var." | TED | و أخذ يلتقط الصور لي و لرسوماتي، و فكرت،"هذا رائع، معجب فيتنامي!" |
| Bölgede şu an elli bin Kuzey Vietnamlı bulunuyor. | Open Subtitles | خمسون ألف فيتنامي هم هناك الآن |
| Görevimin üçüncü ayında, ...10 yaşındaki, canlı bomba olan Vietnamlı bir çocuk, kampımıza daldı. | Open Subtitles | ثلاثة شهور إلى جولتي، a ولد فيتنامي شمالي بعمر عشر سنوات دخل معسكرا مغطى بالقنابل. |
| Burada sağlam bir Vietnamlı var. | Open Subtitles | . حسنٌ , لديّ فيتنامي رائع هنا |
| Sen Vietnamlı değilsin. | Open Subtitles | لكن أنت ليس فيتنامي |
| Vietnamlı sonuçta. | Open Subtitles | لأنه فيتنامي ، لذلك يقول |
| Vietnamlı karı koca tarafından. | Open Subtitles | رجل فيتنامي وزوجته |
| O Vietnamlı bir mülteci. | Open Subtitles | إنّه لاجئ فيتنامي . |
| Şaşıracaksın ama Stan Wood'un iletişim numarasını aradım fakat karşıma Vietnam'da bir restoran çıktı. | Open Subtitles | لكنني اتصلت بالرقم الخاص بـ ستان وود والذي اوصلني مباشره لمطعم فيتنامي |
| Muhtemelen ömürlerinin geri kalanını Vietnam sahillerinde içkilerini yudumlayarak geçirecekler. | Open Subtitles | على الأرجح ذلك سبب قضائهم لبقية أيامهم وهم يرتشفون المشاريب على شاطئ فيتنامي |
| Bu bir Vietnam pulundan Isaac. | TED | الآن هذا إسحاق من طابع بريدي فيتنامي. |
| Burası bir Vietnam lokantası. Ekmek bulundurmuyoruz. | Open Subtitles | هذا مطعم فيتنامي ليس لدينا خبز |
| Profesör Siu Chi Yan Vietnam kökenli bir Çin vatandaşı değilmiş. | Open Subtitles | البروفيسور سيو، ليس فيتنامي الأصل. |
| Sınızrsız Yaralanma.. Vietnam gazisi bir... | Open Subtitles | "نو ليميت إنجري" إنه يتحدث عن طبيب فيتنامي... |
| - Neredeyse bir Vietnam Komandosusun. | Open Subtitles | -انت في الحقيقة مقاتل فيتنامي |