| Eğer üç veya dört yıl öncesinin videoları varsa kendinizi tanıyamadığınız için utanacaksınız muhtemelen. | TED | لو عندك فيديوهات لنفسك في آخر ثلاث أو أربع سنوات، فإنك ستشعر بالإحراج لأنك قد لا تعرف نفسك. |
| Belirli bir günde başladıktan sonra öğrenciler videoları haftalık olarak izleyip ev ödevleri yapar. | TED | لقد بدأت في يوم محدد، ثم يحضر الطلاب فيديوهات بواقع اسبوعي ويقومون بتأدية الفروض والواجبات. |
| Hayatınızı ve profesyonel kariyerinizi müzik videosu yönetmeni olmaya adadıysanız bunu fark etmek pek de harika bir şey değil. | TED | وهذا ليس شيئاً جيداً استنتاجه عندما تكون قد وهبت حياتك ومسيرتك المهنية لتكون مُخرج فيديوهات موسيقية. |
| Ben oturmuş izci videosu hazırlarken ilk yılımızda benden yardım dilenen Zac McGalvan ilk filmine senaryo yazıyor. | Open Subtitles | أَجْلسُ هنا لأُحرّرُ فيديوهات شارةِ إستحقاقِ بينما زاك ماكلفن، الذي جاءَ لي مبتدئِ |
| Eğitim görüntüleri, intihar bombacılarının son sözleri, Amerika karşıtı şeyler var. | Open Subtitles | إنّها فيديوهات للتدريب. وآخر أقوال المفجرين الإنتحاريين. وكل شيئ معادي للولايات المتحدة. |
| Örneğin, bizim videolarımız sıradan videolar değil. | TED | مثلاً، حتى الفيديوهات خاصتنا ليست مجرد فيديوهات. |
| - kamera kayıtlarını da kontrol ettim. | Open Subtitles | لقد تحققت حتى من فيديوهات كاميرا المراقبة. |
| Bu cinselleştirilmiş video oyunlarının, TV şovlarının veya müzik videolarının tamamını düşünün. | TED | فكر في كل هذه الألعاب المليئة بالمشاهد المثيرة، أو البرامج التليفزيونية، أو فيديوهات الأغاني. |
| Casinolarda tüm güvenlik görüntülerini yedekleyip saklayan merkezi bir terminal var degil mi? | Open Subtitles | الكازينو لديه محطة مركزية لدعم و تخزين كل فيديوهات المراقبة، صحيح ؟ |
| 10 duyma engelli askerle konuştum. video mülakatlarını, sorduğum soruları ve çıkarımlarımı daha sonra paylaşacağım. | TED | قابلت عشرة جنود إسرائيليين صُم، وجمعت فيديوهات وأسئلة هذه المقابلات، وسأشارككم النتائج لاحقًا. |
| Benzer bir örüntü Irak Savaşı boyunca kafa kesme videoları yayınladığında tekrar tekrar görüldü. | TED | ونفس النمط تكرر ومراراً كلما ظهرت فيديوهات لقطع الرؤوس خلال حرب العراق. |
| Yuttho, YouTube videoları oluşturuyor ve oyunu oynuyor. | TED | قام يوتو بعمل فيديوهات على اليوتيوب ولعب اللعبة. |
| 4Shab’ın videoları gençlere hayatın zorlukları ile baş edebilmeleri için İslam’ın daha yumuşak, daha nazik yönünü göstermeye çalışıyor. | TED | أنها فيديوهات هدفها هو إظهار وجه رؤوف، وأكثر لطفاً للإسلام، للشباب من أجل التعامل مع تحديات الحياة. |
| Eğlenmeniz için, dünya klasiklerinden eski videoları gösteren bir müzik kanalımız var. | Open Subtitles | لتسليتكم لدينا القناة الموسيقية تذيع فيديوهات لأغاني الأرض الكلاسيكية |
| Arkadaşın bir dolu cep telefonu videosu paylaşmış. | Open Subtitles | مجموعة من فيديوهات المحمول في تحديثات أصدقائك |
| Yani insanlar piyano çalan kedi ile haftanın düşüşleri arasında bir dinozor videosu izlemişler. | Open Subtitles | إذاً بضعة آلاف من الناس ضغطوا على فيديو لديناصور بينما كانوا يشاهدون مجموعة فيديوهات |
| İnternetten bir düzine kart numarası videosu izledim. | Open Subtitles | هاي حسناً انا لقد شاهدت العشرات من فيديوهات خدع الباطاقات على الانترنت |
| Gizli dövüş görüntüleri için büyük bir korsan piyasası var. | Open Subtitles | هناك سوق سوداء كامله معتمده على فيديوهات الشجارات السريه |
| Elimde, Nathan'ın liseden Gilmore'dan ve Maryland'dan görüntüleri var. | Open Subtitles | لقد احضرت احد فيديوهات نايثان فى الثانوية وفيديو من جيلمور , وفيديو من ميريلاند |
| Şimdi sabıka fotoğrafları ya da paparazzi görüntüleri çekilmeden müşterilerimi buradan çıkarmak zorundayım. | Open Subtitles | الآن يجب أن أخرج عملائي من هنا قبل أن يحصلوا على صور أعتقال أو فيديوهات من موقع تي.أم.زي |
| Binlerce insan bunun gibi videolar yolluyor, çoğunlukla ergen kızlar bu yönteme başvuruyor. | TED | الآلاف من الناس ينشرون فيديوهات كهذا، معظمهم فيتات مراهقات يتواصلون بهذه الطريقة |
| Sohbet odasında birden çok kamera var, Patron. | Open Subtitles | وجدت فيديوهات متعدده فى غرفه المحادثه هذه يا رئيس |
| Eğitim ve askere alma videolarının yanında bir şey daha buldum. | Open Subtitles | مع فيديوهات التدريبات و التجنيد التي عثرت عليها |
| - Ben FBI'ın, saldırıyla ilgili bütün kamera görüntülerini... | Open Subtitles | أعتقد أنه كان مكتب التحقيقات الفيدرالي بالفعل جمع كل فيديوهات المراقبة عن الهجوم |
| Ama şimdiden dünyanın her yerinden video ve fotoğraf almaya başladık. Antarktika'da buzun altında çekilen bu fotoğraf onlardan bir tanesi. | TED | وبدأنا حاليًّا بالحصول على فيديوهات وصور من جميع أنحاء العالم من ضمنها هذه اللقطة من تحت الثلج في الأنتاركتيكا |
| Gitmeden önce kliplerinde yine lazım olursam bana söylersin. | Open Subtitles | حسناً دعني أعلم ان أردتني من أجل اي فيديوهات أكثر قبل أن أرحل. |
| Merhaba, ben Kevin Allocca, YouTube'ta trend yöneticisiyim ve profesyonel olarak YouTube videolarını izliyorum. | TED | مرحبا. أنا كيفين ألوكا، أنا مدير التوجهات في يوتيوب، وأنا أشاهد فيديوهات اليوتيوب بطريقة احترافية. |
| Ve videolardaki konuşmalarımın neredeyse dörtte üçünü değiştirdim. | TED | وقد قمت بتحويل ما يقارب ثلاث أرباع محاضراتي إلى فيديوهات. |