| Gelecek sefere cinayet var dediğinizde maktul görsem iyi olur. | Open Subtitles | سيد تيغ في المره المقبلة حين تبلغ عن جريمة فيستحسن أن أرى جثة |
| - Eger refah istiyorsan, demokrat olana oy versen iyi edersin. | Open Subtitles | إن أردت الرفاهية فيستحسن أن تصوت للحزب الديمقراطي |
| Ölsünler daha iyi o zaman! Fazla nüfus ortadan kalkmış olur. | Open Subtitles | إذن فيستحسن بهم أن يموتوا ويقللوا من الزيادة السكانية |
| Siz Hıristiyanlar da kendi inancınızdan olanlara katılsanız iyi edersiniz. | Open Subtitles | أمّا المسيحيّون فيستحسن بكم الإنضمام لمعشركم |
| Biraz bencilce görünme riski olsa da bu iş benim şövalyeliğimin içine etmese iyi olur. | Open Subtitles | بوجود حياة على المحك فيستحسن ألا يفسد هذا وسام الفروسية خاصتي |
| İyi, madem elinde iş yok, en iyisi düzeltilmiş metinleri ve prodüksiyon takımının taslaklarını derle. | Open Subtitles | حسنٌ ، إذا كنتِ خالية الوفاض فيستحسن أن تقارني بين النسخة المنقحة ومسودة فريق الإنتاج |
| Bunu yaparsak, iyi rozeti kapalı oynuyor. | Open Subtitles | لو فعلنا ذلك, فيستحسن بنا ان نرمي الشارة في القمامة كذلك |
| Eğer eşleşeceğim kişiyi seçme hakkım yoksa, şimdi eğlensem iyi olur. | Open Subtitles | اذا لم أستطع إختيار مَن أتزوجه فيستحسن أن أستمتع الآن |
| Bu yüzden, herkesin buradan canlı çıkabilmesi için bir anlaşma yaparsak iyi olur. | Open Subtitles | فيستحسن أن نعقد اتفاقاً ليواصل الجميع حياتهم. |
| Senin için her şeyimi ortaya koydum. Bir şeyler öğrensen iyi olur. | Open Subtitles | لقد عرضت حياتى للخطر من أجلك يا (كاليجر)، فيستحسن أن تقوم بواجبك |
| Eğer düşündüğüm şey oluyorsa, olmasa iyi olur. | Open Subtitles | إذ كان ما أظنّه هو ما يحدث... فيستحسن ألاّ يكون. |
| O'Henry nin de velayetini almaya çalışmazsa iyi eder o benim gözetimimde. | Open Subtitles | كان في مهبلها فيستحسن ألا تحاول أن تأخذ - حضانة هنري وأنا موجودة |
| Orada kim varsa hemen dışarı çıksa iyi olur. | Open Subtitles | أياً كان من هنا فيستحسن أن يخرج |
| Cevap istiyorsak, onun burada olmaması iyi olur. | Open Subtitles | لو أردنا الأجوبة فيستحسن عدم وجودها |
| Oh. İyi, o zaman sen gelsen daha iyi olacak. Sen, şey, sen... | Open Subtitles | إذًا فيستحسن أن تأتي معنا، يا... |
| Yani, Hanna'ya iyi davranma rolü yapıyorsan, yapmaya devam etsen çok iyi olur. | Open Subtitles | لذا إن كان تلطفكِ إلى (هانا) مجرد تمثيل فيستحسن أن تواصلي ذلك |
| Eğer boşanmaksa istediğin, kendini savaş için hazırlasan iyi edersin. | Open Subtitles | فيستحسن أن تشدّي أزرك لمعركة |