Anlaşılan dostunuz Doğu Almanya'da 220 volt elektrik kullandığımızı fark edememis. | Open Subtitles | بالنهاية,صديقك لم يعرف اننا في ألمانيا الشرقية نستعمل كهرباء 220 فولت |
Tesla, Almanya'da ve zannediyorum aynı şekilde Fransa'da da, alternatif akım motorunun üretimini sağlayamamış ve bu sebeple Amerika'ya gelmişti. | Open Subtitles | جاء تيسلا الي امريكا لانه حاول ان ينتج محرك التيار المتردد في ألمانيا وفي فرنسا ايضا , لكنه لم يفلح |
Ama anlayamadığım şey Almanya'da kalmamıza karar verdiğinde, aileni hiç dikkate almadın. | Open Subtitles | أنك عندما قررت البقاء في ألمانيا لم تضع عائلتك في موضع الإعتبار |
New York, Brooklyn'den Almanya'nın Bonn şehrine taşınmıştım ve karım bunu hiç gönlü olmadan desteklemişti. | TED | انتقلت من بروكلين في نيويورك للعيش في بون في ألمانيا مع إهمال شديد من جانب زوجتي. |
Bu sene Almanya, Doğu Almanya'daki barışçıl devrimin 25. yıl dönümünü kutluyor. | TED | في هذا العام، تحتفل ألمانيا بالذكرى الـ25 للثورة السلمية في ألمانيا الشرقية. |
Bu esnada Almanya'ya asimile olmuş Yahudiler vatanseverliklerini göstererek orduya yazılmışlardı. | Open Subtitles | في تلك الأثناء،كان اليهود المستوعبين في ألمانيا يظهرون وطنيتهم بالانضمام لألمانيا |
Hedef diyelim ki, ABD'de güç santrali, ya da Almanya'da kimyasal bir tesis olabilir. | TED | فهو يمكن ان يكون .. على سبيل المثال مصنع طاقة في الولايات المتحدة او مصنع كيميائي في ألمانيا |
Daha sonra İspanya'dan İtalya'ya geçmiş. daha sonra Almanya'da sevildi ve belki şu anda Birleşik Krallıkta seviliyor. | TED | وبعد ذلك من أسبانيا، ذهبت الى إيطاليا، وبعدها في ألمانيا أثارت ضجة، وربما الآن في المملكة المتحدة يستمتعون بها. |
Almanya'da gördüğümüz dağılım ise bu -- çok farklı, sola doğru kaymış durumda. | TED | هذا التوزيع كما يرى في ألمانيا -- مختلف كثيرا، إنه محول قليلا لليسار. |
Almanya'da bir seranın bunu sağlıklı bir gıda maddesi olarak sattığını görebilirsiniz. | TED | توجد بيوت دفيئة في ألمانيا تبيعها كمنتجات غذائية صحية. |
Almanya'da idam cezasıyla ilgili bir ders veriyordum. | TED | كنت أُعطي بعض المحاضرات في ألمانيا عن عقوبة الإعدام. |
Doğal olarak da Almanya'da hiçbir zaman idam cezası olamaz." | TED | وبالطبع ، لن نسمح بعقوبة الإعدام في ألمانيا بتاتاً " |
2000 yılında, Almanya'da büyük bir fuar vardı. | TED | عام 2000، كان هناك معرض كبير في ألمانيا. |
Ve sadece Doğu Almanya'da değil, tüm dünyada aktifti. | TED | ولم تكن نشطة في ألمانيا الشرقية وحسب، بل حول كل العالم. |
Ama tabi aslında, kanunsuz eylemleri engellemenin sorumluluğu kurumlardadır, Almanya'da da, diğer yerlerde de. | TED | لكن بالطبع، أعتقد، أن المؤسسات مسؤولة عن وقف الأفعال الغير قانونية في ألمانيا أو أينما يحصلون. |
Almanya'nın dinsel bir emri üzerine orayı rahibelere bıraktı. | Open Subtitles | غادر المكان لهذا النظام الديني في ألمانيا. |
Bir iki gün sonra, hatta belki yarın Güney Almanya'nın milliyetçi güçleri isyan başlatacaklar. | Open Subtitles | في يوم أو يومين وربما بالغد الوحدات الوطنية في ألمانيا الجنوبية ستحاول عمل ثورة |
Doğu Almanya'daki en üst düzey muhaliflerden bazıları dahi Stasi ile işbirliği yaptı, mesela İbrahim Böhme. | TED | مع أن بعض أعلى المعارضين في ألمانيا الشرقية تعاونوا مع الستاسي كمثل إبراهيم بوهم. |
Bir süre birlikte olduk ama sonra o Almanya'ya taşındı. | Open Subtitles | تواعدنا لبعض الوقت، لكنها انتقلت للعيش في ألمانيا بعد ذلك |
Genç James kaybolan Mercedes anahtarlarını Almanya'dan sipariş ediyordu. | Open Subtitles | هناك أماكن لطلبات المفاتيح المفقودة لمكتب مرسيدس الرئيسي في ألمانيا |
Pek çoğu savaş sonrası Almanya'sında kendilerine iyi birer hayat kurmuştu. | Open Subtitles | الكثير منهم صنعوا حياة جيدة لأنفسهم في ألمانيا ما بعد الحرب |